“Yukarıyı Aratmıyorlar”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) il başkanı Ali Abbas Ertürk her 2 haftada bir gerçekleştirdiği basın toplantılarını bir yenisini daha parti il merkezinde gerçekleştirdi. İstanbul’da gerçekleştirilen hain saldırıyı kınayarak basın toplantısına başlayan Ertürk ilimize yeni görevlendirilen bir kurum müdürünün sadece lojman tadilatının 248 bin liraya mal olmasını eleştirirken il göç idaresinden ve il nüfus müdürlüğünden göçmenlerle ilgili bilgilere ulaşamadıklarını ve kendilerine adres olarak gösterilen internet sitesinde sayının 2 bin 287 olarak gösterildiğini söyleyerek sayıyı sisteme giren yetkililere “Gelin Aksaray’ın 3 noktasında beraber bir sayım yapalım” dedi.

Ertürk gazetecilerle yaptığı toplantıda; “6 canımızı kaybettiğimiz Taksim’deki hain terör saldırısını şiddetle kınıyorum. Şehitlerimize rahmet, yakınlarına Allah’tan sabır, 81 yaralımıza da acil şifalar diliyorum. Bu tip terör saldırılarına karşı tabi ki iktidar, muhalefet, toplum tek yürek olmak zorundayız. Ülkemizin milli birliğine olan bu saldırıyı şiddetle kınamalıyız. Bu konuda hepimiz hem fikiriz ama milli birlik içerisinde olmak demek, burada bir ihmal varsa bunu da sorgulayamayacağımız anlamına gelmez. Ülkemizin sınırları maalesef yolgeçen hanına dönüştü, kanlı saldırıyı gerçekleştiren terörist yakalandı. Emniyete teşekkür ediyor herkes, tamam teşekkür ederiz yakalandı ama bir teşekkür edilecekse o terörist sınırdan ülkeye giriş yaparken yakalansaydı teşekkür edilmeliydi. Yada o bombayı patlatmadan, 6 vatandaşımızın hayatına son vermeden yakalansaydı keşke de hepimiz güçlü bir teşekkür etseydik. Şimdi milli birlik diyoruz daha önce bildiğiniz gibi Mersin’de de saldırı yapıldı bir polisimiz şehit oldu. Bu bizim uzun zamandır söylediğimiz endişe ettiğimiz bir konuydu. Terör artık sivillerin hayatına kast eder hale geldi. Şehir merkezlerinde bombalar patlamaya başladı.

Akit adında bir paçavra, bir kağıt parçası maalesef para verip almak zorunda kaldık. Böyle bir hain gazete haber yapmış. Genel başkanımız Ekim ayında sosyal medya paylaşımı yapmıştı.

Kasım ayını bekleyin diye ve burada bizim içeriden duyduğumuz kadarıyla ekonomi konusunda partinin çözümlerini öneren bir açıklamaydı. Zaten konu ile alakalı sorulan sorularda buna cevap vermişti. “Kılıçdaroğlu Ekim ayında Kasım ayını bekleyin demişti, patlamayı mı kastediyor” bu haberi yapmak alçaklıktır, namussuzluktur. CHP’ye böyle çirkin imada bulunan bu alçak namussuzlarla ilgili hukuk önünde hesaplaşacağız ve bu gazete bunu birilerinden cesaret alarak yazıyor. Gazete demeye de dilim varmıyor ama bu kağıt parçası, bu ahlaksızlar güruhu, namussuzlar ordusu maalesef bir yerlerden destek alarak yapıyor. Çünkü ülkenin güvenliğinden sorumlu İç İşleri Bakanlığı’nın dili aynı bu gazetenin dili. Buradan bir algı yaratmaya çalışan herkes bunun altında kalır. Diğer konuya gelecek olursak. Çevre Şehircilik Müdürlüğü’nde bir il müdürü değişti bundan sürekli bizlere şikayetler geliyor. Galiba yeni müdürümüz biraz ayı kıran baş kesen çıktı. Mobing uygulamalar, çalışanları fişleme iddiaları geliyor. Kim namaz kılıyor, kim kılmıyor. Kim hangi siyasi görüşe sahip. Bu konularda çok sayıda şikayet var bize. Bu konuda araştırma yapılmasını istiyoruz. Bize gelen iddialar bu doğrultuda. Müdürümüz galiba biraz da şatafata düşkün ki kendisine bir lojman tahsis edilmiş. Tabi bir yandan Tayyip Erdoğan lojmanları kaldıracağız, tasarruf diyor. Oysa bu müdür tahsis edilen lojmanı da beğenmemiş olacak ki bu ekonomik sıkıntıda 248 bin TL gibi bir rakamla da tadilat yapılmış. Hepimizin büyük sıkıntılar yaşadığı ortamda Çevre Şehircilik Müdürünün konaklayacağı lojmana 248 bin TL harcama yapamazsınız. İnsanlar 5 bin 500 TL maaş alıyor, 2 bin 500 TL’ye kira bulamıyor, ev bulamıyor. Eğer kiralık ev arıyorsa kusura bakmasın Çevre Şehircilik müdürünün maaşı bildiğim kadarıyla asgari ücretten yüksekti. Gidecek kendi evini tutacak, orada istediği tadilatı yapabilir. İsterse muslukları altın kaplama yapsın saraydaki gibi, o kendi tercihi. Devletin, milletin parasıyla şatafat içinde yaşayamaz, artık bu ülkenin kaynaklarını bu ülkenin yoksulları için kullanalım. Sendika başkanları değişmiş, beğenmediğini alıyor, onu oradan alıyor buraya atıyor. Çevre Şehircilik Müdürlüğü de hukuka, kanunlara bağlı bir kurumdur, kimse orayı istediği gibi atını oynatacağı çiftlik gibi görmesin, müdür beye de buradan bu uyarımızı yineliyoruz.

Az önce güvenlik zaafından bahsettik, iç işleri bakanından bahsettik bunların hepsi bir şeye dayanıyor. Ülkemizin temel sorunu devletle parti iç içe geçmiş durumda. Öyle bir nokraya geldik ki devlet parti olmuş, parti devlet olmuş. Bu devletimize yapılan en büyük haksızlıktır. Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak için 10 Kasım’a devlet protokolü gidiyor. Anıtkabir’e AK partinin amigolarını toplamışlar ki Anıtkabir’de slogan atmak yasak, alkış yasak. Buranın kuralları var. Bu biline biline oraya amigoları toplatıp, Atatürk’ün naaşının olduğu yerde, anıtında, üstelik ölüm yıl dönümünde Tayyip Erdoğan şovu yapmaya kalkıyorlar. Orada ki askeri görevli, bir vatandaş olarak ziyaret edildiğinde hemen kuralları hatırlatıyor bize. Tayyip Erdoğan’ın militan amigo kadrosuna niye bu kurallar işlemiyor çünkü devlet parti iç içe geçtiği için. Türkiye yüzyılı diye Ak parti yeni seçim vizyonunu açıkladı. Açıklayabilir buraya kadar bir şey yok ama öyle bir şeye dönüştü ki Türkiye yüzyılı aslında bir devlet politikasıymış. Ne demek bu? Nasıl devlet politikası oluyor? Devlet politikasıysa Ak parti il başkanlarını, seçmenlerini toplayıp orada niye o vizyonu açıkladınız. AK parti tüm kadrolarını otobüs, otobüs adam topladı götürdü. Seçim vizyonunu açıkladınız. Sonra diyorsunuz ki bu Türkiye projesi, olur mu öyle şey? Polis okulu bandosu AK partinin seçim şarkısını çalıyor. Sakın oradan yürümesinler. Bu devlet politikasıymış bu bal gibi AK partinin seçim şarkısıdır, seçim vizyonu üzerinden devlet kurumlarını harekete geçiren olursa da devletin değil AK partinin kadrosudur. AK partiyle gelir, AK partiyle gider o zaman. Biz hem yolsuzluk iddialarını gündeme taşıyoruz hem de bu konuları takip ediyoruz.

Hastane hakkında bir gazeteci arkadaşımız yazmış kaybolan yataklar hakkında, geçerken baktım neyse ki hastane yerinde duruyor. Çünkü iddialar o kadar vahim ki bir gün binayı bulamazsak hiç biriniz şaşırmayın. Bu konuda son yaptığım basın açıklamasında niye bu sorumlu arkadaşlar hala görevde diye sormuştum. O günden bugüne hala bir gelişme olmadı. Bu kadar iddiaya rağmen dönemin İl Sağlık Müdürü soruşturmada da yok, dönemim başhekimi terfi ettirildi bu iddialardan sonra. Eğer bunları bu görevde tutan ve terfileri yaptıranlar bu yapılan usulsüzlüklerinde hem sorumlusu hemde günü geldiğinde bedel ödemelilerdir. Bu soruşturulması gereken arkadaşları biz görevden atın demiyoruz. O görevden alın, soruşturma sonuçlandığında, aklandığında, suçsuz bulunduğunda yine aynı görevlere getirilebilir. Soruşturma gidişatı için görevden alınmaları gerekli.

Göç İdaresi ve Nüfus Müdürlüğü’ne geçtiğimiz günlerde bir soru sorduk. İlimizdeki resmi ve gayri resmi mülteciler hakkında Göç idaresine, yabancı uyruklu olup vatandaşlık alan kaç kişi var diye de Nüfus Müdürlüğüne sorduk. Nüfustan henüz cevap ulaşmadı, Göç İdaresinden gelen yanıt ise size cevap yok demiş açıkçası. Bunu tabi daha diplomatik bir dille söylemiş ama, demiş ki; “İlgili yazınız da ilimizin kamuoyuna yabancı ile ilgili bilgilendirmek üzere özellikle Suriye, Afgan ve Pakistan olmak üzere ilimizde yaşayan düzenli göçmen, düzensiz göçmen, mülteci ve geçici koruma statüsünde ki yabancı sayısı ve bunların cinsiyetine ilişkin istatistiki veriler tarafınıza paylaşılması istenmiştir. İç İşleri Bakanlığı Göç İdaresi Bakanlığımızca Türkiye ve ilimizde yaşayan yabancılarla ilgili istatistik sayılar, veriler www.goc.gov.tr sitesi üzerinden düzenli olarak paylaşılmaktadır. Bilginize sunduk.” demiş bizi bir siteye yönlendirmiş. Orada ki rakamları alıp yazma zahmetinde bile bulunmamış ilgili kurum. Bizde o siteye yönlendik, orada da sadece şöyle bir bilgi var. Aksaray’da 2 bin 287 göçmen varmış, ben göç idaresi başkanımıza, müdürümüze bir çağrıda bulunuyorum. Bir gün gelsinler sadece 3 noktada bir göçmen sayımı yapalım. Gayri resmi bir sayım yapalım, dolaşalım Aksaray’ın birkaç mahallesini. Zafer İlkokuluna gidelim kaç öğrenci var, yüzde kaçı yabancı uyruklu sayım yapalım. Kurumların ne kadar şeffaflıktan uzak olduğunun bir göstergesi.

Yeni Kent’teki çiftlik hakkında da hala bekliyoruz. Hanımefendinin bir zahmet oradan vazgeçmesinimi bekleyeceğiz kendi isteğiyle, yoksa kurumlar harekete geçebilecek mi göreceğiz. Hanımefendiye rağmen orayı elinden alacak bir devlet kurumu var mı bunu da yıl sonuna kadar bekleyip görelim. Önümüzde bir 45 gün kaldı. Devlet kurumları umarım o güne kadar devletin varlığını ispatlayıp mağdur vatandaşa hakkı olan malı alıp teslim eder.

Son konu kentsel dönüşüm, kentsel dönüşümü her zaman desteklediğimizi söyledik. Şehrin kötü yapısının değişmesi gerektiğini söyledik. Vatandaş ve esnaflarımızdan şikayetler geliyor, malının çok düşük fiyatlara değerlendirildiğini iddia ediyorlar. Belediyenin çok ilgisiz olduğu yönünde şikayetler çok fazla gelmeye devam ediyor. Başka illerde dükkanı yıkılan esnaflara belediyenin dükkan bulma konusunda da yardımcı olduğu söyleniyor. Bizim belediye başkanımız sadece olayın fotoğrafını çekmekle meşgul olduğu için esnaf nasıl, ne sıkıntılar yaşıyor bilmiyor. Sadece TOKİ konutları için 800 TL bir destek sağlanmış. 800 TL ile bir ev bulabilirlerse bende bir tane ev tutacağım” dedi.