Zaman zaman yaşanan şiddet olayları ile ilgili “Aksaray Teksas Oldu” ya da benzeri başlıklar kullanırız.
Ama bu başlıklar genelde, hatta ‘genelde’nin de ötesinde vatandaşlar arasında yaşanan sorunlarla ilgili olur.
Oysa ki her geçen gün kamudaki bazı yaşanan olaylar da artık şiddetin sadece vatandaşlar arasında değil,
Kurumlarda da yaşanmaya başlaması ister istemez bizi endişelendiriyor.
Bizi endişelendiren sadece bu olayların yaşanması değil!
Kurum yöneticilerinin, şehri yönetenlerin ve en önemlisi de siyasilerin bu yaşananlara karşı gösterdikleri duyarsızlık.
Heeey Beyler:
Aksaray Elden Gidiyor siz ne iş yaparsınız?
Ya sizin Aksaray ile ilginiz yok,
Ya bu vatandaşlar sizi zerre kadar sallamıyor,
Ya da bu olayları yaşatanların arkaları o kadar güçlü ki bunlara karşı bir şey yapmaya korkuyorsunuz.
Artık hangisini seçerseniz.
Bakın size bundan 3-5 ay önce bir kurumda yaşanan bir olayı aktarayım:
Bu olaydan aslında hepinizin de haberi var da,
Nasılsa bunu ne yazacak, ne çizecek, ne de sorup soruşturacak hiç kimsenin çıkmayacağından adınız gibi emin olduğunuz için kesinlikle görmezden geliyorsunuz.
Aksaray’ın oldukça eski resmi kurumlarından birisinde (Hangisi olduğunu daha sonra açıklayacağım) yaşanan bir olayı aktarayım.
Hiç olmazsa Aksaray Halkı da bu tür olayları artık öğrensin ki nasıl bir şehirde yaşadıklarını, yöneticilerinin ne kadar duyarlı olduklarını, haklarını arasın diye güvendiklerinin nasıl davrandıklarını artık sorgulasınlar.
Bu kurumumuzda çalışan bir temizlik görevlisi kendisinin sorumlusu olan bir yetkili ile sorunlar yaşadığı için yerinin değiştirilmesini istemek amacı ile kurum müdürü ile görüşmek istiyor.
Kurum müdürünün odasına gidiyor ve sorunu anlatarak yerinin değiştirilmesi talebini iletiyor,
Bu görüşmede müdür ve temizlik görevlisinin yanı sıra bir işçi de odada bulunuyor.
Temizlik işçisini dinleyen kurum müdürü (KARATE KİD) temizlik işçisinin sol karın boşluğuna çok şiddetli bir karate tekmesi atıyor.
Yere yığılan işçi diğer işçinin yardımı ile odadan çıkıyor ve hastaneye gidip tedavi oluyor.
Haliyle de ardından Emniyete gidip şikayetçi oluyor.
Ama sonrasında kendisine yöneltilen baskı ve tehditler sonrasında şikayetinden vazgeçmek zorunda kalıyor.
Yani şikayet Savcılığa kadar gidemiyor.
Doğal olarak ta başında bulunduğu kurumun Genel Müdür Yardımcısının yeğeni olduğu iddia edilen bu kurum müdürü hakkında hiçbir işlem yapılmıyor.
Aksaray’da muhalefet yok diyoruz ya?
Gerçekten de yok.
Sarıyahşi Belediyesinde başkanın işçiye attığı tokadı ulusal basın ve TBMM ye ve mahkemeye kadar götüren muhalefetten 3-5 ay önce yaşanan bu olay ile ilgili şu ana kadar tek kelime duymadık.
Kurumlarda yöneticilerin kendi hükümranlıklarını kurmalarına sessiz kalan bir yönetim ve siyaset kademesi Aksaray’a ihanet ediyor demektir.
Bir başka kurumumuzda kurumu işlevsiz hale getirmek için olağanüstü çaba harcayan,
Mevcut ekipleri dışlamakla kalmayıp sahip olduğu belki de ülkenin en zengin araç parkını ve ihtiyaç parkını elden çıkartmaya çalışan kurum hakkında da şu ana kadar kimsenin sesi çıkmıyor.
Yine çok önemli bir kurumumuzda, (Hadi ismini de verelim Milli Eğitim’de) milyonluk ama kaç milyonluk olduğu henüz belli olmayan vurgun konusunda kimseden şu ana kadar çıt çıkmadı!
Önümüzdeki günlerde bunları dile getirmek te anlaşılan yine bize düşecek.
Çünkü bu şehir bizim.
Genel Yardımcı yeğeni müdürler de, başarısız oldukları yerlerde kabul görmedikleri için Aksaray’a gönderilen yöneticiler de, bir şey yapmasına gerek yok. Emekliliğini alsın, özlük haklarını kazansın diye gönderilenler de, hatta hatta hasbelkader bizi temsil etsin diye bir yerlere seçilenler de 3 gün sonra çekip gidecekler.
Ama biz, çocuklarımız. Torunlarımız bu şehirde yaşamaya devam edeceğiz
Bu şehrin elimizden alınmasına müsaade etmemek için de elimizden gelen herşeyi yapacağız.
Yorum Yazın