Aksaray en çok suç işleyen beş il arasında.
Her şey Orhan Aydın Hoca’nın paylaşımı ile başladı.
Aksaray Yerel Basını yine bu olayı görmemezlikten geldi.
Orhan Hoca; “Aksaray'ı yönetenler, siyasiler, STK lar, Meslek odaları kendinizle gurur duyabilirsiniz” başlığı ile yaptığı paylaşımda Aksaray'ın suçluların cirit attığı bir yer olacağını iki yıl önce bir TV programında anlattığını ve iyi de karşılanmadığını dile getiriyor.
Geçenlerde Ziraat Odası bir toplantı yaptı ama çiftçilerin sorunları ile ilgili toplantıda galiba hiç çiftçi yoktu.
Kendileri çaldı kendileri oynadı misalinde bir toplantı oldu.
Onun için diyorum ki; Aksaray'da bu tür işlere kafa yormak lüzumsuz işler olarak algılanır.
Geçenler de bir sosyal medya sayfasında Aksaray'ın Ulusal Medyaya haber servis edenlere tam da bizlere yakışır bir sitemleri vardı.
Deniyor ki paylaşımda; Aksaray’da olan olayları kimse duymasın. (Hani kol kırılır yen içinde kalır kıvamında) Aksaray’da olan olayların Ulusal Medyada yayınlanmasını istemiyor bu arkadaşlar.
Bir Allah'ın Kulu da yapılan yorumlarda; “Arkadaş tamam da suç işlenmesin, olaylar olmasın bunun üzerinde bir çalışma olsun” demiyor.
Bundan dolayı ki Orhan Hoca’nın paylaşımını ben çok doğru buldum.
Ama nedense bugüne kadar Aksaray'ı yönetenler veya yönettiğini sananlardan bir ses çıkmadığı gibi değerli ahalimizden de bir ses tınlamadı.
Ben de suç oranlarının artışına etkili olan unsurları araştırmaktan vaz geçtim.
Gerçekten bizim Aksaray ayrı bir dünyada yaşıyor.
Hem Milliyetçi- Hem Muhafazakar-Hem Mütedeyyin bir topluluk olarak övünmesini bilir ama bu suç artışının nedenlerine de pek kafa vermez.
Bu işten vazgeçerken de aklıma bir şeylerin geldiğini de dile getirmeden geçemeyeceğim.
Karl MARX; “İnsanların varoluşunu belirleyen şey bilinçleri değil, bilinçlerini belirleyen şey toplumsal varoluşlarıdır” der demesine de kimin umurunda!
Ama Marx’ın bu yaklaşımı bizim Aksaray toplumuna biraz oturuyor galiba.
Bir başka bize çok benzeyen olayı da aktarmamak olmaz tabi.
Hani Üç Prof. Hikayesi var ya:
Bu hocalarımız masa başında akademik çalışma olmaz köylüyü yerinden incelemek gerekir diye gürler.
Üç Profesör en yakın bir köyde bir köylünün evine paldır küldür dalarlar. Köylü şaşkın şaşkın izler bu hocalarımızı.
Hocalar hemen söze girer.
Birisi; “Gördünüz mü köylüdeki estetik zevki sobayı nasıl yüksek bir taşın üzerine koymuş” der.
Öbür Prof. hemen lafa girer; “O ondan değil. Ekonomik olsun diye taşın üzerine oturtmuş derken” üçüncü Prof. bunun sosyo-ekonomik ve tarihin gelişimi ile ilgili diye devam ederken köylü şaşkın şaşkın gülümser.
Profesör köylüye parlar: “Neden gülüyorsun efendi?”.
Köylü mahcup ve ezilmiş bir halde cevap verir: “Efendiler soba borusu alacak param yoktu ondan sobayı öyle kurdum.”.
Kısacası hiçbir bilimsel veri çalışması bizim topluma uymuyor.
Suç oranlarının artışına etkili olan ekonomik zorluklar, sosyal ayrımcılık, eğitim, uyuşturucu ve bağımlılık sorunu, ceza ve adalet bu tür işler bizi bozar düşüncesi ile araştırmadan vazgeçtim.
Ama tehlike kapımıza gelmiş dayanmış bile umarım şehrimizi yönetenler bu konu hakkında derin analizlerde bulunuyordur.
Yorum Yazın