“Bu söylemde artık önemli olan daha doğru bilginin araştırılması değil, doğruluk kategorisinin işleyiş mekanizmalarının deşifre edilmesi ve bu bağlamda yeni doğruların oluşturulmasıdır.
Genel ahlaksal anlayışlar ve ilkeler artık geçerliliğini yitirmiştir!
Ahlaksal normların kaynağı yaşanan koşullar, çağın gerekliliğidir.
POSTMODERN Etik Modernizm, evrensel ve sabit ahlak ilkelerinin geçersizliğini göstererek, genel ahlak ilkelerini görelileştirir. Dinden sonra bilimin egemenliğinin de yıkılmasıyla ‘her şey uyar’ noktasına varılmıştır.". (Paul Feyerabend)
Postmodernizmin siyasal yönelimleri bakımından hem radikal hem de muhafazakâr olduğu söylenebilir.
Hem her iki yönelimin postmodern temsilcileri söz konusudur, hem de belirli bağlamlarda birlikte olması söz konusudur.
Ama bu genel tanımlamaların dışındadır bizim sevdalımız Aksaray…
Kendine has gelenekleri, görgü kuralları ve onlardan beslenen tarzı vardır Yeşil Aksarayımızın.
Kimselere benzemez: Sadece “Ben var isem sen varsın” dır Aksaray bir sevdalının gözünde.
Siyaseti, demokrasiyi, felsefeyi, sağı, solu, sınıf ayırımını, kapitalizmi, sosyalizmi kendi dilimizde okuruz. Başkalarının söylemleri bizi pek ırgalamaz.
Kendimizden başka hiç kimseye benzemeyiz ve bununla da biraz böbürlenir, racon keseriz.
Ama bu racon kesmenin etkisi Aksaray sınırlarını çıkınca biter. O zaman da içe döner racon kesene racon keseriz.
Dünya döner, biz döneriz.
Öyledir; bizim sevdamıza ağıtlar yaktığımız Aksaray.
Dönüşlerde Dünya ile yarış yaparız da siyasi dönüşlerde de geri kalır mı benim sevdalı Aksarayım!
Son gelişmelerden başlayalım:
İyi partideki siyasi gelişmeleri takipte zorlanıyoruz demeyeceğim. Bizim gibi yazmaya çizmeye çalışanlar için iyi bir malzeme. Bir günde Partinin Milletvekilinin üzeri çiziliyor, yeni bir adayla yola çıkılıyor.
Elbette bu sizlerin içişleri, ona diyeceğim yok.
Ben genel siyaset çerçevesinde bakmaya çalışacağım olaylara.
Türkiye’de siyasi partilere lider ağırlıklı demek eksik olur! Eksik olunca da yanlış olur.
Tüm siyasi partilerimizde Lider Oligarşisi o kadar benimdenmiş ki; kim ne derse tıpış tıpış uygulamak düşüyor bize.
İyi partili arkadaşlardan öğrenmeye çalışıyoruz: Genel merkez örgütten bilgi aldı mı, yok! Partinin ileri gelenlerinden (bu da ayrı bir baş belası ne demekse) bilgi alındı mı? Yok!
Ankara’da adam oturuyor, beş yıldır görev yapmış vekiline; “Senden usandım, haydi yenisi” diyor.
AKP ve MHP tam bir sessizlik. Kuzuların Sessizliği mi, geleneksel biat etme alışkanlığımı göreceğiz.
AKP de durum değerlendirmesi yapılmış ne oldu diye soruyoruz, Ankara bilir diyor.
MHP ye gelince bir satır açmak gerekli:
Bir lider partisini nasıl, üstelik 50 yıllık partisini nasıl gömer, yok eder yaklaşımı siyaset okullarında ders olarak okutulabilir.
En rahat görünümlü parti Aksaray'da CHP.
Ali Abbas Pazar Günkü Vizyon Açıklamasında çok görkemli bir biçimde gösterdi ve ben hazırım mesajını verdi.
Yazıyı, Aksaray'da yaşanmış bir olay ile bitirmek istiyorum. Hala aramızda olan bir terzi arkadaş anlattı:
“İstanbul'da terzilik okulundan mezun oldum, diplomamı aldım ve Aksaray'a geldim: Tek diplomalı terziyim diye seviniyorum.
Bir gün bir müşteri geldi, takım elbise diktirecek. Ölçüsünü aldım, abi modeli nasıl istersin deyince müşteri; Ne modeli lan diye gürledi.
Ceketin cebini büyük yap. Ben Konya’ya numunelik götürürüm. Bir cebine buğday, bir cebine arpa korum demiş.”.
Terzi arkadaş anlatmaya devam ediyor: “Tüm hayallerim yıkıldı. Demek Aksaray’da daha bu işler gitmiyor diye bildiğimiz gelenek tavırlarına döndüm” diyor.
Aksaray'da para var, pul var ama bir kentli olamadık!
Belki de işin sırrı buralarda kim bilir…
Yorum Yazın