Ahmet Hakan kendi köşesinde kaleme aldığı “Beyaz Çoraplı Bir Akşamın Tüm Öyküsü” yazısında bir zamanlar kendisi ile dalga geçen “Beyaz Türkler" kesimine gönderme yaparak;
“Bakın işte dalga geçtiğiniz adam Hürriyet Gazetesinin başında her şeye muktedir” gibi ikinci anlamda laf sokuşturması yapıyor.
Tıpkı 80 li yıllardaki kıroların; “Kıroyum ama para bende” demesi gibi!
Zaman ne acımasız ki; Ahmet Hakan kendilerine “Beyaz Türkler” diyenlerle bir zamanlar çok kankaydı.
Onlar gibi giyinir, onların gittiği mekanlara gider, onlarla Umre Gezilerine katılırdı.
Şimdi ise arkasını yasladığı iktidara güvenerek, işi sınıfsal boyutlara taşıyarak son finali gösterir gibiydi.
“Artık işlem tamam. Beyaz Çoraplılar dönüyor” müjdesini veriyordu.
Sınıfsal değişimin kendi anlayışı içerisinde tamamlandığını moda üzerinden anlatmaya çalışıyor.
En yüksek paramız olan 200 TL. nin 7 Dolar bile etmediği ortamda moda, giyim, kuşam neyin nesi demek mantıksız da sayılmaz.
Ama bu işin bir de kültürel boyutu var.
Çoğunluğun açlık sınırı altında yaşadığı ortamın ta kendisidir, sebebidir moda.
Kültürel bir ifade aracı olan moda nedir?
“Kültürel bir öge olan moda kendini inşa eden toplumsal yapının belleğinde biçimlenir, zenginleşir, dolaşıma çıkar, kamusal alanda kendini gösterir, sınıfsal bir algılamanın yaratılmasında öncü olarak kimliğin bir ürünüdür!
Moda; “özel işaretler taşıyan bir alandır.”.
Otoriterlerin ortak tanımı bu ve herkes dilediği köşeden ele alabilir.
Bugün yüzbinler açlık sınırı altında yaşıyorsa bunun baş belası sömürü sisteminin bir ürünü olan moda kendine has tüketici kitleleri de beraberinde taşır.
Bunun adı da Kapitalist Sistemdir.
Kimisi bu sisteme ayak uydurur kol kola girer, kimisi de bu sisteme karşı direnerek bu sistemin karşısında olduğunu gösterir.
Marks'ın; Yanlış Bilinç ve Yansıma Kavramları, Althusser'in; “Devlerin İdeolojik Aygıt Nitelemesi” ve Gramsci'nin; “Hegomanya Görüşü” bu ilişki üzerinde oldukça açıklayıcıdır.
Bu yapı iktidarlar ve yöneten sınıflar için çok belirleyicidir.
Her toplum kendi tabanını yaşam tarzı ile etkilemenin kolaycılığına bürünür.
Giyim kuşam özgürlüğü adı altında bu toplumda neler değişmedi ki!
Memurların gelişi güzel arabesk giyiniş tarzı, herkesin sakal tıraşsız yüzü, Taliban görünümlü yaklaşımlar boşuna değil.
Bir toplumu cahil, sorusuz, sualsiz teslim almanın en etkili silahı moda kültürüdür.
Hakan Ahmet'in Beyaz Çorapları müjdelemesi elbette sınıfsal değil.
Ama kendi toplumunun da bir işareti olarak algılanabilir.
Şeriatın savunulduğu bir ortamda, hatta şeriata karşıyım diyenlerin yargılandığı bir ortamda bu müjdeler neyin habercisi sizce!
Okullarda imamların boy gösterdiği, sınıfın ortasına mezar maketi konularak öğrencilere “anneniz babanız ölünce nasıl ağlanır” dersi verilirken muhalefetin oy uğruna bunları görmemezlikten gelmesi,
Hepsini altalta koyarsak Ahmet Hakan’ın yazısı tesadüf değildir.
Mevcut yasaların yok sayıldığı, Anayasa Kararlarının bile yok sayıldığı bir ortamda Yeni Anayasa dayatması neyin nesi sizce!
Muhalefetin hiçbir şey yokmuş gibi tek dertleri koltuk sevdasına düşmesi neyin nesi!
Hizbullah bağlantılı derneğin Diyarbakır'ın birçok noktasına “Yaşasın Şeriat” pankartı asması neyin habercisi?
Sayın Bahçeli bu olaya ne diyecek çok merak ediyorum.
Yorum Yazın