Mizah Ustası Aziz Nesin’in şöhreti uluslararası bir üne kavuşur!
Dünyanın değişik yerlerinden yazarlar, mizahçılar, edebiyatçılar Aziz Nesin'le tanışmak için Türkiye'ye gelirler.
Amerika’dan da buna benzer bir mizah gurubu Türkiye’ye gelir Büyük Usta Aziz Nesin'le tanışmak üzere.
Misafirler havaalanından alınır, otele yerleştirilirler.
Azizi Nesin ile de görüşme saatlerine epeyce de vardır.
Amerikalı misafirlerimiz bir öneride bulunur rehbere:
“Bu birkaç saatlik dilimi İstanbul’u gezerek değerlendirelim” derler.
Neyse, İstanbul Sokaklarına dalmaya başlarlar.
Tabi biraz da olaylara mizah gözü ile bakarak bir fikir sahibi olurlar.
Tekrar otele gelince kendi aralarında bir sohbet toplantısı yaparlar ve şu sonuca varırlar:
“Mizah Ustası Aziz Nesin o kadar da büyük bir mizahçı değilmiş meğerse! İstanbul Sokaklarında her gördüğünü kaleme al zaten mizahçı olursun. O kadar malzeme var ki, yeter de artar bile mizahçı olmaya.”.
İşte size bir mizah konusu;
Heyet Aziz Nesin'le olan buluşmalarını iptal eder görüşmeden tekrar Amerika’ya dönerler…
Aksaray Sokaklarını gezerken reklam panolarına bakınca aklıma hep yukarıda ki Aziz Nesinlik olayı hatırlarım.
Siyasetçilerimizin reklam panolarına koydukları sloganlara bir bakalım:
" Koltuk için değil, Aksaray için görev istiyoruz.!
Eee nasıl olacak bu iş? Koltuksuz ne görev yapacaksın? Bizim bilmediğimiz koltuksuz bir görev varsa yap o zaman!
Aksaray Bölgenin Tanınan Yıldızı Olacak."!
Ha babam ha… Yeni mi aklına düştü? Beş seneden beş seneye bir slogan patlat oldu bu iş öyle mi?
Bu siyasetçimizin vekil, yıldız gibi bir niyeti yok zaten!
Aday adayı oldu ya!
Gerekli yerlerde gerekli kişilere ulaşmıştır mesaj aklınca.
Ben değil, o öyle sanıyor.
"Siyasetin edebiyatını değil, hizmetin matematiğini yapıyoruz."!
A kuzum, bal gibi sen de edebiyatını yapmışın siyasetin.
İşin matematiğine gelince; iki kere ikinin beş olduğu bir ortamdayız. 20 yılda ülke bu hale geldi.
Çözebilir misin?
"Partimize çok büyük teveccüh var."!
İlgi, alaka var da diyebilirsin! Demez… Güya ilim ayaklarına yatıyor.
A iki gözüm; senin gördüğün ilim sana 'Teveccüh’ den başka bir şey öğretmemişse hiç yorulma yemezler…
“Ramazan rahmet ve bereket ayıdır"!
İş böyle ise neden Ramazan Ayında her şey pahalandı? Fakir fukara ne yapsın? Laf salatası neyin nesi?
“Milletin Vekili olacağız"!
Yok ya…
Biz de Bosna- Hersek'in vekili olacağını sanıyorduk!
Hiçbir anlamı olmayan, ayakta söylenmiş boş bir laf.
İlle de halkını seviyorsan, sıkıysa; “Ezilen Halkların yanında olacağım” de de görelim.
Milletin vekili olacakmış…
Bir de beni çok güldüren ve de çok düşündüren slogan vardı hani! Allahtan şimdilik pek göremiyorum.
Sloganımız şuydu: “Yaparsa … Partisi yapar".
Yorum yapmayacağım. Çünkü yorum yapmaya bile değmez.
Sevgili siyasetçilerimiz yaptığınız her işe şahsen saygı duymak istiyorum.
Aslında soyunduğunuz yol saygı duyulacak bir yol.
Siyaset zor zenaattır, virajlıdır, elini soktuğun delikten yılan da çıkar çıyan da misali ama ne olur seviyeyi yükseltin.
Bunun yarışında olun, seviyeyi düşürme yarışına girmeyin! O işe bir başlanırsa çok çabuk düşer zaten.
Bu eleştirilerimi sakın toptancı olarak almayın. Elbette bu işin hakkını veren, gecesini gündüzüne katan, her gün, her ay mücadele veren arkadaşlarımız var.
Bir de ne olur şu bilinci tadın; eleştiri-öz eleştiri kavramlarına alışın.
Ne güzel. Reklam panolarına verdiğiniz içi boş sloganların bile faydası oldu, bizleri güldürdünüz.
Rabbim de bu kutsal ayda sizi güldürsün…
Çok malzeme veriyorsunuz.
Dikkat…
Yorum Yazın