Üçüncü Dünya Ülkelerinin kaderidir bir liderin arkasına takılmak.
İsterler ki; bizim adımıza lider düşünsün, o karar versin.
Hal böyle olunca da lider tabanını tanır, ona göre şekil alır gider.
Toplumu biraraya getiren ortak çıkar toplumun özgürleşmesi ve refah içinde yaşamasıdır.
Ama “biz” diye başlayan lider bizlikten çıkar gittikçe “ben” halini alır gider.
Belli bir dönemden sonra da “Ben neymişim” demeye başlar.
Dünya kuruldu kurulalı insanlar arasında hep “ben” ile “biz” savaşları devam etmiştir.
Aslında bu “ben” diyenlerin “biz” diyenlere psikolojik üstünlük kurma mücadelesi!
Tarihin tozlu sayfasında hep bu mücadelenin izlerine rastlarız.
Ünlü Felsefeci ve Hukukçu Çiçero hayatı boyunca hep Cumhuriyet yanlısı olmuştur.
Fakat bunun sebebi halkın özgürlüğünü savunmak değil Aristokrat Sınıfın ayrıcalıklarını savunmaktır.
Çiçero’nun idealleri soylu sınıfın ideallerini savunmaktı.
Bu yüzden hep reform ve devrimlere karşı bir tutum izlemiştir.
Durkheim'e göre Kollektif Bilinç toplumdaki insanların sahip oldukları ortak duygu ve kabulleri ifade eder.
Ona göre Kollektif Bilinç, toplumun fertlerinin tek bir düşünce etrafında birleşmeyi sağlamasıdır.
Durkheim'de, Çiçero’nun görüşünü biraz cilalayarak halkın menfaatini savunuyormuş gibi yaparak o da sonuçta zengin sınıfına karşı toplumu köleleştirmekten başka birşey değildir.
Geçtiğimiz Pazar Günü Ankara'da CHP'nin Büyük Emekli Mitingi oldu.
Tandoğan Meydanı tıklım tıklım doluydu.
Yeni Genel Başkan, “Değiştim” diyerek Genel Başkan olan Özgür Özel hiç te değişmediğini sözcükler arasına sığdırarak “biz” den “ben” demeye başladı.
Oysa Genel Başkan adaylığı sırasında; “Her şey konuşulacak, parti içinde tek adamlık serüveni bitecek” demişti.
CHP'den beklentimiz elbette sınıfsal bir duruş değildir.
Ama Demokrat olduğunu söyleyen bir partinin liderinin de “ben” demesi pek şık olmuyor.
Sol Düşünce bireycilikten toplumsal düşünme üzerine kuruludur.
Lider, yönetici, partinin kelek keseni her kimse hizmet ettiğini toplumu iyi tanımalıdır.
Mensubu olduğunuz partinin Sosyal Demokrat bir parti olduğunu ve Altı Ok’undan birisinin Devrimcilik olduğunu unutmamalıdır.
Bu partinin tabanının bazıları belki bu tartışmayı çok gereksiz bulabilir.
Buluyor da zaten…
Ondan dolayı her limanda bir hasar raporu ile karşı karşıya kalması boşuna değildir.
Yoksa Solipsizm (tekbencilik) tipindeki egolu kişileri bizler taşımak zorunda değiliz.
Toplumlar belli bir ideoloji etrafında toplanırlar ve düşüncelerini iktidara taşırlar.
“Yok kardeşim hele biz iktidara gelelim de nasıl olursa olsun” diyorsanız yanlış yerdesiniz.
İktidar bir araçtır.
Asıl olan Sol Düşüncenin iktidara taşınmasıdır.
Çiçero’nun ünlü bir sözünü hatırlatayım:
“Her şey bitmek için başlar.”.
Yorum Yazın