İşin aslı hiçbir zaman siyasi erdemli olmadık olamadık!
Tüm siyasi yaşamımız tavşana kaç tazıya tut demekle geçti.
Erdemli olmak, erdemli davranmak bizlerden o kadar uzaklaştı ki sanki bu işler bizleri ilgilendirmez havasına kaptırdık kendimizi.
Politik yozlaşmadan daha çok toplumsal duyarlığın yok olması siyaseti derinden etkilemektedir.
Daha vahim olanı, yozlaşmanın ve çürümenin “Müslümanlık”, “Milliyetçilik”, “Atatürkçülük”, “Sağ ve Sol" adına yapılması.
Amin Maalouf'un belirttiği gibi; “İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar.”.
Din; erdemli ve ahlaklı olmayı emreder, ancak ahlak ve erdemin yerine geçmez.
Bir dinleri olmadığı halde ahlaklı ve erdemli insanların sayısı çok fazladır.
Çünkü bu ilkeler, doğru ve iyi insan olmanın özelliklerindendir.
Hangi dinden olursa olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun ahlak ve erdem olmadan “iyi insan” olmak mümkün değildir.
Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları belli oldu.
Avrupa’da aşırı sağcılar oyunu arttırdı.
Bunu kendileri için güven sayan Fransa, Belçika Meclislerini feshettiler.
İsteseler gelecek seçime kadar kendi ülkelerinde iktidarı devam ettirebilirler.
Yasal olarak iktidarda kalmamaları için hiçbir neden yok.
Ama Demokrasi adına, siyasi erdemlilik adına “benim partimin oylarında düşüş var” diyerek istifa etme gereğini duydular.
Akşam tüm televizyon yorumcuları, özellikle eli çubuklu daha fazla paraya yorumculuk yapan erdemsiz insanlar Avrupa’nın geleceğini tartışıyor!
Sanki kendi ülkesinin geleceğini yıkamış dolaba kaldırmış gibi.
Ama bu kişiliksiz insanlar şu soruyu sormaktan dolu dizgin kaçarak ölü taklidi yaptılar.
Soru çok basit:
“Bizde neden böyle olmuyor?”.
Yani oyu düşen partinin lideri neden istifa etmiyor?
Üstelik benzer bir durum 31 Mart Seçimlerinde oldu mu?
Bırakın iktidar partisini, Aksaray'da 31 Mart Seçimlerinde oy kaybeden partiler, özellikle muhalefet partilerinin oyları düştü bir yönetici çıkıp erdemlilik ve siyasi olgunluk gösterip istifa etti mi?
Bir veya birkaç ilçenin oyları her seçimlerde erir ama oranın ilçe başkanı sanki 49 yıllığına sabit kalacak misali utanmadan o görevde bulunur.
Daha da vahimi hiçbir üst yönetici kardeş; “Ne oluyor, sen hiçbir varlık göstermiyorsun” diye soru sordu mu?
Tek dertleri Genel Merkezden gelen parayla siyaset yapmak.
Bırakın iktidarı, Aksaray gibi bir yerde bu olaylar oluyorsa o zaman büyük resme bakmak gerekmez mi?
Bir yönetici bu kadar başarısız olurken neden hala orada tutulur?
Hangi koşullar bu kadar başarısız bir insanı bir arada tutar?
İnsanları bu boyutlu erdemsizliğe, utanmazlığa, pişkinliğe iten siyasi ve sosyolojik nedenler nedir?
Bu değerlendirmelere ciddi katkı sağlayacağını düşündüğüm Alman Düşünür ve Tarihçi HERDER bakın ne diyor:
“İnsan, aklını kullanmayı öğrenmeseydi yaşayamazdı ve kendini ayakta tutamazdı. Aklını kullanır ya da kullanmaz. Elbette binlerce hataya ve binlerce yanılgıya giden kapı önünde açılıverdi. Aynı zamanda bu hatalar ve yanılgılar sayesinde aklını daha iyi kullanmayı gösteren yol da önünde açılmış oluyordu. İnsan, hatalarını anlamayı ne kadar çabuk öğrenirse, onları düzeltmek için üstlerine ne kadar sağlam bir güçle varırsa o kadar çok ileriye gider insanlığı o kadar gelişir. İnsan kendini yetkinleştirmek zorunda ve bunu yapamaz ise yüzyıllarca başkasının güdümünden kurtulamayacaktır.".
Yorum Yazın