Sağcısı, Solcusu, Milliyetçisi, Sosyalisti, Dindarı, Dinsizi hepsinin ortak buluştuğu nokta ahlak yozlaşmasıdır.
Sanki tılsımlı bir el bu kavramların içini boşaltıyor ama herkesin tek derdi köşeyi dönmek.
Köşeyi dönmek için de her yolun mübah olacağı çürümüşlüğe kendini kaptırmak.
Tüm bu ahlaksızlığın, yozlaşmanın temel nedenleri nedir?
Kimilerine göre İman yoksunu, kimine göre Neo- Liberalizmin çirkin dayatması şeklinde kestirme cevap vermek mümkündür.
Ama işler öyle göründüğü gibi olmuyor!
Her kesim kendine göre referanslı bir mazeret üretebiliyor.
Oysa Ahlak Kuralları toplumun genel kabullerine göre belirleniyor.
Din, kültür, gelenekler, sosyal yapı gibi birçok etki birleşiyor ve ortaya o toplumun genelinin kabul ettiği bir ahlak anlayışı çıkıyor.
Kitapta böyle yazıyor da pratikte de böyle mi?
Hele son dönemlerde her şeyin mübah olduğu herkesin kendine göre bir neden ve sonuç ilişkileri belirliyor.
Eşyada asıl olan İBAHADIR;
Yasaklanmamış her şeyi mübah ve helaldir, “eşyada aslolan İBAHADIR” şeklinde ifade edilen bu kaideye göre herhangi bir şey veya menfaati yasaklayan sahih nass bulunmaz veya bulunur da delaleti kat'i olmazsa haram hükmü de bahis mevzuu olmaz.
Al sana nur topu gibi bir referans.
Yukarıda da değindiğim gibi insanlar yozlaşmanın alt yapısında kendilerine göre bir referans kapı bulmakta çok mahirlerdir.
Faiz tüm Semavi Dinlerinde yasaktır ama herkes kendine göre faiz sistemini basitleştirerek haramdan ve günahtan kurtulacaklarını sanır.
Bu konuda Aksaray da çok tecrübe sahibidir.
Bizim tefeciler bir insanı faize bağlarken ortada para pul olmaz.
Arpa, saman, traktör ve buna benzer şeyleri satarlar ve geri alırlar (hayalen tabi).
Ondan sonra da tefecilik yapmadıklarını, günah işlemediklerini söylerler.
Bir gazeteci, Yandaş Basında palazlanıyor, para pul sahibi oluyor.
Muhalefete olmadık laflar ediyor, zaman geçiyor bulunduğu ortama ters düşünce Muhalif Basına geçiyor ondan sonra da iktidara sallıyor.
Bu yozlaşmış ahlaksız adam hala elinde çubuk ekranlarda utanmadan yorum yapıyor.
Cumhuriyet Mitinglerini tertipleyen Profesörümüz adını ve soyadını değiştirip soyadının sonuna bir de oğul ekliyor (daha fiyakalı olsun diye tabi) bu adam şimdi bir Üniversitede Rektör.
Her hafta muhalefete söver sayar.
Bu da yozlaşmanın son aşaması galiba.
Ülke birikimini soyup soğana çeviren “Beşli Çete” hergün muhalefetin dilinde, eleştirir.
Tamam eleştirisin haklı ama bu sözüm ona nasıl çeteyse CHP'li belediyelerle de iş tutar.
Yine yukarıda değindiğim gibi herkesin kendine göre bir “Eşyada asıl olan İBAHADIR" Felsefi, bir dayanağı var.
Bir zamanlar bizim sosyalist kesimde içki içmek, lüks yaşamak, sömürü sistemine karşı olmak çok etkili bir kavramdı.
Bunlara uymayanlar Küçük Burjuva Özentiliği ve Lümpenlikle suçlanırdı.
Oysa günümüzde böylemi?
Herşey at izine, it izine karıştı.
Kendilerine Milliyetçi denen kesim mafyacılığı kendilerine neredeyse rehber edinmiş.
Yani menfaat ve para hırsı herşeyi yozlaştırmış, herkes Neo-Liberalizmin pençesinde kendine yeni yeni yerler aramakla meşgul.
Hz. Muhammed ahlak konusunda; “Her dinin kendine göre bir ahlakı vardır. İslam Dini’nin ahlakında bir de haya vardır” der.
Ne yazık ki günümüz toplumunda haya, utanma diye bir şey kalmamış.
Geçtiğimiz Cumhurbaşkanı Seçiminde Kılıçdaroğlu hakkında Kandil ile ilişkisi var diyenler, sahte kaset yapanlar ve seçimi kazananlar bugün ne durumdalar.
Öcalan'ı Meclise davet edebiliyor, iki gün sonra da muhalif bir belediye başkanı kandil ile telefon görüşmesi var diye tutuklanabiliyor.
Gerçekten haya denen bir şey kalmamış.
Yorum Yazın