Şüphesiz her eylem tarih içinde ortaya çıkar, ne var ki her eylemin bir tarih yaptığı söylenemez.
Eylemi harekete geçiren kadrolarıdır.
Kadrolar elinde sonuçlanan eylemin bir amaca, bir sonuca varması da o kadroların tarihsel kültürünün sonucudur.
Dolaysıyla amaçlı ve anlamlı bir eylem hakkında konuşmak insanın kendinden başka şeyler üzerinde etkinliğini, hayata müdahalesini diğer bir ifadeyle tarih yapma yeteneğini konuşmak anlamına gelir.
Bizler elbette tarih yazacak bir kudrete sahip değiliz.
Ama tarih yazan, devlet kuran bir partinin yöneticilerinden beklentimiz de farklı olmalıdır.
Bir eylemin devlet kuran, devrim yapan, Demokrasiyi hayata geçiren, ümmetçilikten yurttaş bilincine erişen bir parti için eylem kaçınılmaz beklenti içinde olmalıdır.
Eylem tarihsel değişimin temelini teşkil eder.
Yani tarih, eylem felsefesinin nesnesidir.
Cumhuriyeti kuran, “Benim en büyük eserlerimden biri Cumhuriyet Halk Partisi” diyen bir Kurucu Liderin Partisinde eylem ve eylemsizlik hep konuşulacaktır.
Bunu kimse kişisel algılama konforuna yatmaması gerekir.
Nasıl devlet kuran bir partinin misyonu ve vizyonu varsa yöneticilerinden de bu kavramları beklemek herkesin hakkıdır.
Bir eylem yapmak, bir tavır takınmak bu partide mevcut mu?
Ne yazık ki hayır!
Elbette bu yöneticilerin içinde meseleye doğru bakan yüzlerce arkadaşımız vardır.
Ama ne yazık ki parti belli bir Oligarşik Güç tarafında akıl üretiyor gibime geliyor.
AKP İktidarının hukuk tanımaz eylemleri saymakla bitmez.
Her kim kendine karşı bir boy ölçme yarışına geliyorsa o siyasetçi siyasi yasaklarla karşı karşıya kalıyor.
Bu günkü gündemimizi teşkil eden Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi linç.
Nedir Ekrem Başkanın suçu?
Emekli bir Seçim Kurulu Üyesine “Ahmak” demesi ki böyle dediğini de kabul etmiyor.
Hüda-Par Genel Başkanı Türkiye'ye “Ahmak” dedi buna hiçbir şey yapmayacaksın, Türkiye'nin yeni umudu İstanbul gibi dev bir Metropolü yöneten adama siyasi yasak koyacaksın.
Bir vatandaş olarak benim Devlet kuran, Devrim yapan bir partiden beklentim net ve kesintisiz en derin manada eyleme geçmesidir.
CHP nin tüm örgütünü toplayarak Genel Başkanın deklare etmesi gerekir.
Ekrem İmamoğlu’na uygulanacak siyasi bir dayatma karşısında CHP’nin tüm birimlerden çekilerek Sine-i Millete gideceğini haykırması gerekir.
Ekrem Başkana verilecek bir cezadan sonra CHP’nin hiçbir seçime girmeyeceğini kamuoyuna duyurması gerekir.
Bunu yapar mı yapamaz mı bilemem ama yönetimin belli kademelerinde bulunan Oportünist ve Revizyonist kişileri aşabilir mi bunu da bilemem.
Bu kişiler buna benzer bir tartışma olsun hemen başlarlar “Sahaları terk etmemek gerekir” teranesine.
Hani saha?
İktidar tarafından sınırları çizilen sahalar mı?
Bunu not düşüyorum;
CHP’nin bu eylemsizlik ve uyuşuk tavrı karşı tarafı daha da güçlendirecek ileri de ilginç şeylerle karşılaşacaksınız unutmayın.
Adalet, hukuk tanımayan, kendi atadığı Anayasa Üyelerinin kararına bile uymayan, mevcut Anayasa Kurallarına uymayan bir yönetime karşı sen de kendi yasal eylemini koymalısın.
Yoksa eylemsizliği eylem sanan tavırlarından asla kurtulma şansın yok.
Yorum Yazın