Japonlar Batı Medeniyetini ve Sanayi Devrimini yakalamak için 1868 Yılında Meiji Restorasyon hamlelerini yaptılar.
Osmanlı aynı atılımı 1838'da Tanzimat Fermanı ile yaptı.
İkisinin arasındaki fark; Osmanlı biçimsel olarak Japonlar öz de yaptı.
Japonlar sanayide ve teknolojide başarılı oldular ama bu modernliklerini Batı Kültürü ile bütünlük haline getiremediler.
Çünkü düşünce yapıları hala feodal bir güç tarafından esir alınmıştı sanki!
Ne yapsalar ne etseler o yapıdan kurtulamıyorlardı.
Bu konuda bilim adamlarının çok çeşitli görüşleri olmasına rağmen herkes kendi dairesi içinde dönüp duruyordu.
Bu işlerin “Hadi değişelim. Bak bizim de her şeyimiz var, biz de modern bir toplum olalım” demekle olmadığını bakınız bilim adamları nasıl değerlendiriyor.
Despotizm altında modernleşme Paradoksaldır.
Çünkü modernleşme, Evrensel Özgürlük Bilincinin eylemidir.
Oysa Meiji Restorasyonu despotik bir modernlik yaratmaya çalıştı.
Ülke feodal Samurai Kültürünü ortadan kaldırmak yerine tam tersine Samurainin kendisini güçlendirecek bir ekonomik, toplumsal ve politik düzenlemeler sürecine girdi.
Yani çok güzel teknoloji üretseniz de onu kendine has toplumsal kültürle yoğuramazsanız Dünyada gerçek bir duruş sergileyemiyorsunuz.
Bunun en net örneğini feodal yapıyı kırarak teknoloji ve sanayide Dünyanın iki numarası olan Çin örneğinde görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’te hep bu konular üzerinden modernliği yakalamanın, feodal çağ dışılıktan kurtulmanın bir işaretini vermedi mi?
Ama ne yazık ki bizdeki durum da Japonya örneğinin kat kat gerisinde şu aşamada.
Bu yazıyı yazmamın asıl amacı Devlet Bahçeli'nin elini öpen bir Emniyet Müdürü'nün içinde bulunduğu toplumun bir yansımasının derin tedirginliği olmasındandı.
Bizim kültürümüzde el etek öpmeyi bir saygı ifadesi olarak algılamak da mümkün.
Ama bir Devlet Kurumunun başındaki bir görevlinin bir siyasi liderin elini öpmesi çok manidardır.
Sanki o görevli maaşını MHP Genel Merkezinden alıyormuş gibi.
Bu konuda 550 yıl önce Büyük Türk Hakanı Fatih Sultan Mehmet'in Fatihnamesini okuya bilirsiniz.
Halbuki Sayın Bahçeli kendisini “Milliyetçi” olarak tanımlar.
Sayın Bahçeli Milliyetçilik görüşünün Fransız İhtilali ile toplumda yerini alan Seküler bir görüş olduğunu iyi bilir.
Tüm bunlara rağmen buradaki ince ayar; Bir görevlinin Bahçeli’nin elini öpmesi mi, yoksa Bahçeli’nin elini öptürmesi mi?
Bunun sosyal ve psikolojik mesajını yakında düşünürlerimizden öğreneceğiz.
Modernleşme topluma yukarıdan buyrulan bir dönüşüm değil, yalnızca ve yalnızca yurttaşlık karakterinin gelişimi ile birlikte gelen evrensel bir süreçtir.
Anlaşılıyor ki; el öpen görevlimizi altyapısı gelişmeyen, Ümmet Toplumundan kurtulamayan bir şahıs diye nitelemek en doğru yaklaşımdır.
Bu görevli emekli olur ve Devlet görevinden ayrılır dilediği kadar el etek öper.
Namık Kemal 1870 yılında yazmış:
“Kimin eteğini öptünüz de ağzınız lezzet buldu...” sözleri uzar gider.
Nereye kadar mı?
Sene 2024 yılına kadar.
Yazık.
Bu kafalar beni yönetemez ama sizi bilemem…
Yorum Yazın