Niyetim oturduğum yerde ahkam kesmek değil.
Özellikle gençlik örgütlenmelerinin diğer örgütlenmelerden çok daha zor bir yapılanma olduğunu biliyorum. Düzen kurucularının gençliği yıllarca ne hale getirdiklerini, özellikle Üniversite gençliğini bir "Potansiyel" güç olarak gördükleri gerçeğini yakın tarihimizdeki yaşananlar belleğimizi daha da anımsatır hale getiriyor.
68-78 Kuşakların bu düzen karşısında nelerle karşılaştıklarını, ne gibi zulümler gördüğünü az çok hepimiz biliriz.
Bu demek değildir ki “Gençlik sussun, gençlik işlevsiz hale gelsin, gençlik sadece lay-loy hareketi ile anılsın, gençlik düzen partileri içerisinde düzene nasıl entegre edilsin.”.
Biz diyoruz ki; gençliğin artık sorunlarla anılan değil, Ülkeye dair söz söyleyen bir düzleme taşınması için, Ülkede gerçek bir düzen tartışmasının başlaması için, özellikle Üniversite Gençliğinin harekete geçmesi gerekir.
Üniversite Gençliğini interland ve Evrensel düşünmenin dışına taşıyan bu iktidar, Üniversite Gençliğini sadece barınma ve ekonomik düzlemde değerlendirilmesini istiyor.
Tam da işin püf noktası buradadır.
Sermaye kesimi gençliğin Ülke sorunlarını düşünmemesi için nasıl bir ortam hazırladı ise o ortam yıllarca aynı seviyede seyir etmektedir.
Gençlik denildiğinde geleceksizlik, işsizlik, yurtdışına çıkma arayışı, barınma sorunu gibi gündemler akla geliyor ve siyasette de gençlik bu sorunlar üzerinde tartışılıyor.
Elbette bu sorunların olmadığını iddia etmiyoruz! Tam tersi bugün bu sorunların daha çok derinleştiğini görüyoruz.
Gençlik bu sorunlar ile baş başa kalsın ki ülke sorunları ile ilgilenemez, kof bir yığın haline gelsin.
Düzen savunucuların tam istediği işte bu noktadır.
İlk olarak gençliğin sorunlarının siyasetten ve toplumun bütününden kopartılarak ele alınmasının hatalı olduğunu ve siyasetin mantığına aykırı olduğunu belirtmek gerekiyor.
Bu noktada gençliğin sorunları toplumsal bir tarzda ele alınıp sorunların çözümüne toplumsal ve sınıfsal yaklaşılması gerekliliğine inanıyoruz.
Bugün ise düzen savunucularında yürütülen tartışmanın bundan çok uzak olduğunu ifade etmekten çekinmiyoruz.
Sömürü, gericilik, işbirlikçilik tartışılmıyor ve kurtuluş reçetesi olarak sunulan reçete düzenin restorasyonu ve başkanlık sisteminin dönüştürülmesi dışında bir şey yok.
Elbette tek adam rejiminin ezilen sınıflara ve onun gençlik kesimine verdiği hasar küçümsenemez.
Gençliğin sorunlarının arttığı, düzenin tüm kanatlarının ise gençliğe oy havuzu olarak baktığı, Ülkemizdeki gerçek sorunların tartışılmadığı ve tüm hesabın gençliği pasif, algısız, sorgusuz bir gençlik yaratmanın düşüncesi olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Gençlik, özellikle Üniversite Gençliği Ülke sorunlarından, toplumsal ivmeden ayrı düşünülemez!
Düzen koruyucuları gençliğin kendi emellerinin kontrolü altında tutulmasında her dönem fayda görmüşlerdir.
Üniversite Gençliği bilimin ve evrensel katmanların içinde Ülke sorunlarına sahip çıkmalıdır. Gençliğin sorunu da sınıfsaldır.
Ezilen, sömürülen sınıfların sorunundan ayrı düşünülemez.
Gençliğin bir de şu konularda uyanık olması gerekir:
Gençliği düzene yamamanın başka bir yolu da düzen partileridir.
Bu düzen partilerinin gençlik kollarında çalışan gençler kendi konumunu ve ülkenin kendilerinden olan beklentilerini iyi hesap etmelidir.
Gençlik kotası altında kendilerine verilen ulufeyi reddetmeleri gerekir.
Gençliğin verilen sus paylarına ve ulufeye ihtiyacı olmamalıdır.
Gençlik, dinamikleri ve sorunları hızla kavrayışı onların en büyük silahıdır.
Yorum Yazın