Gezmek, görmek, yeni yerler, değişik kültürler tanımak gerçekten çok ilginç.
Youtube Kanallarında değişik gezgincilerin gezdikleri ülkeleri her akşam ben de izlemeye gayret ediyorum.
Video da olsa gezilen görülen yerler hakkında bir ön bilgi oluşuyor kafamda.
Gezgin; günlük yaşamda bulunduğu yerin dışına çıkarak farklı kültürler ve yöreleri keşfeden kişilere denmektedir.
TDK (Türk Dil Kurumu) gezginciyi böyle tarif ediyor.
Konu medeniyet, kültür, yaşam farklılığı olunca insan ister istemez bazı kavramları tekrar gözden geçirme gereği duyuyor.
Bugün medeniyet dediğimiz şeyin kökeni aslında Avrupa Yüksek Aristokrasinin Kültürüdür.
Bunun önce içselleştiren sonra da toplumsallaştıran ve küreselleştiren ise Burjuvazidir.
Medeniyetin arkasında bir sınıf vardır ve onun adı da Burjuvazidir.
Bütün hataları ile sevapları ile medeniyet bir sınıfın tarihin direksiyonunu ele almasının bir ürünüdür.
Hatta Proletarya bile bunun bir sonucudur.
Hemen yanlış anlamayın!
“Ne yani Proletarya nasıl bunların ürünü oluyor” demeyin.
Biliyorsunuz Sosyalizm, Kapitalizme karşı doğmuştur.
Diyalektik Akıl böyle diyor.
Konumuza dönersek;
Çağdaşlaşma, medeniyet gerçekten insan yaşamının en onurlu yükselişidir.
Beden, kültür tarafından üretilen, kullanılan ve denetlenen sosyal bir olgu olduğunu bu ülkeleri izlerken en çıplak bir şekilde gördüm.
Özellikle Hindistan, Pakistan, Afganistan, İran, Irak, Suriye, yani İslam Ülkeleri.
Ülkemle bir daha gurur duydum.
Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bize bu Çağdaş Cumhuriyeti armağan eden o büyük insanlara bir daha minnet duydum.
Ben yapı olarak içinde bulunduğum mahalleyi, ülkeyi çok eleştiririm!
Niye?
Daha iyi olsun diye, Batının Medeniyetinin üstüne bizim çıkmamız gerekliliğini düşündüğüm için.
Özellikle, dinini, ibadetini günlük tutarlı bir şekilde yaşayan inançlı kesime bir hatırlatma yapayım:
Ülkemizin kıymetini bilelim.
Tüm İslam Ülkelerinin tek yıldızı Türkiye.
Bunu bir şovenizm duyguları içerisinde söylemiyorum.
İzleyin, belki çıplak gözle gören vardır.
İnanç ta, medeniyet te, yaşam da bizim ülkemizde.
M. Kemal Atatürk bizlere hep çağdaşlık ve batı medeniyetini göstermiştir.
Biz bu yolda başarılımıyız?
Elbette hayır.
Bizler hala hamur, et, sebzeden oluşan Pizza yemeyi ilericilik, lahmacun yemeyi yöreselcilik olarak algılar, uygarlık yoluna bu düşünceye bakarsak bir halt yapamayız.
Demokrasi, İnsan Hakları, katılımcılık, kuvvetler ayrılığı gibi kavramları onların yerine daha iyisini, Evrensel Hukuk Sistemini, Adalet ve eşitliği Batıdan daha iyi yapmanın yollarına kafa yormalıyız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği konu da tam budur.
Tarihi insanlar yapar, ama yine tarihin izin verdiği sınırlar içinde der Marx.
Türk Milletinin Tarihi Değerleri Mete Han’dan tutun bugüne kadar hataları ile sevapları ile hepimizin.
Ne olur kendi aramızda tarihi değerleri yarıştırmayalım.
Toplum olarak herşeyden şikayet edip herşeye maydanoz olmayalım.
Sorgulayalım, hesap soralım ama kin, öfke, nefret, kıskançlık, düşmanlık yapmayalım Karanlığın Beş Atlısının esiri olmayalım.
Neşe, sevinç, umut gibi güzel şeylerle düşüp kalkalım.
Seksenbeş Milyon Vatandaş olarak ülkemizin kıymetini bilelim.
Başka Türkiye yok.
Yorum Yazın