1961 Anayasası’nın getirmiş olduğu fikir özgürlüğü çok tartışmaları su yüzüne çıkardı.
Özellikle sol kesimde hemen her tartışmanın sonu sol ve sermaye ilişkileri ile başlar ve öyle biterdi.
Herkesin kendine göre bir sermaye tanımlaması vardı:
Kimisi yarı sömürge, kimisi komprador burjuvazi, NATO üyeliği olmamız sebebi ile emperyalizme ve kapitalizme göbekten bağlı olduğumuzu söyleyerek neredeyse bir ömür tükettiler.
Tartışma sonunda sermaye sağa mı yakın sola mı yakın diye devam etti.
Oysa sermaye hiç kimseye ne yakın ne uzak, sadece kendisine kim hizmet ederse ona yakın olur.
Bu fikir özgürlüğü rüyası uzun sürmedi.1965 yılında TİP (Türkiye İşçi Partisi) nin Meclise girip gurup kurması başta sağcı partileri ve sermayeyi çok rahatsız etti. Ne yazık ki 12 Mart 1971 tarihinde Darbe oldu ve bu tartışmalar da bitti.
12 Mart Darbesinin kurduğu geçici hükümete İsmet İnönü Bakan verince CHP Genel Sekreteri olan Sayın Bülent Ecevit “İnönü Cuntayı destekliyor” diyerek CHP Genel Sekreterliğinden istifa etti.
Bu gelişen siyasi sonuçtan sonra Ecevit CHP Genel Başkan Oldu.
Rahmetli Ecevit söylemlerinde emekten, işçi haklarından, sendikadan bahsediyordu.
Hatta hızını alamadı Genel Başkan olduktan sonra grevdeki işçileri ziyaret ederek yanlarında olduğunu deklere ediyordu.
DİSK üyesi işçilerin grev yaptığı İş yeri Vehbi Koç’un Fabrikalarından biriydi.
İşte tam bu anda 6 Aralık 1972 tarihinde Vehbi Koç Ecevit'e bir mektup yazar. Koç'un Mektubunu kişisel değil, altında Türkiye Sermaye Sınıfının imzasının bulunduğu bir mektup olarak algılanır.
Koç'un endişesi aynı zamanda bir sınıfın endişesi olarak da görülür.
Mektup kısaca; Emeğe verilen değer sonucu Ülke ekonomisinin kötüye gideceği, dış bağlam, İdeoloji gibi klasik laflar ederek Ecevit'e ayar vermeye çalışır.
Ecevit Koç'un mektubuna verdiği cevapta kısaca tüm bunları işçi sınıfını uzlaşır bir hale getirmek için yaptığını, asıl amacının Komünizm belasını bu şekilde önlemek olduğunu söyler.
İskandinav Ülkelerini örnek vererek oradaki Komünist Hareketleri Sosyal Demokrat Partilerin önlediğini yazmayı da ihmal etmez.
Vehbi Koç’un ikinci mektubu Darbe Lideri Kenan Evrene olacaktır.
Koç Holding'in Kurucusu Vehbi Koç'un 12 Eylül'ün hemen ardından Darbenin Lideri Faşist Kenan Evren’e gönderdiği mektup, darbenin neyi amaçladığını ve kimleri rahatlattığını net şekilde gözler önüne serer.
Sermaye Sınıfının Temsilcisi ve baş aktörü Vehbi Koç mektubu şu şekilde bitirir
EMRİNİZE AMADEYİM.
Kaleme alınan bu iki mektup gelecek siyasi şekillenmelerine de ışık tutacağına benziyor.
Ve bu iki mektup özünde Sermaye Sınıfının Uzlaşmaz Düşmanının Sosyalistler olduğunu belgeliyor.
Sosyalistlerin de sınıf savaşının başına sermayeyi oturttuğu bilinen bir gerçek.
Taşları yerine iyi koyalım ve kulaktan duyma laflarla şu şuna hizmet eder, şu bunun adamı gibi boş laflarla ömür törpülemeyelim.
Dünyanın neresine gidersen git sermaye Sol'dan, Sol, sermayeden hoşlanmaz.
Sosyalist Sol'un varoluş biçimi zaten sermaye sınıfı ile değil mi?
Paranın dini olmadığı gibi sermayenin de ırkı, dini, sınırları paradır.
Her ne yapıyorsak bilerek yapalım artık…
Yorum Yazın