Tüm Dünya Halkları teknolojinin son ürünü olan televizyonlarının başında Dünya Kupasını izliyor.
Muhteşem açılışlar, dev Stadyumlar gerçekten güzel bir şölen.
Dünya Kupasına katılan ülkelerin vatandaşları ayrı bir gurur ve heyecanla maçları izliyor.
Bizim de içinde olduğumuz kupaya katılamayan ülkelerin vatandaşları da biraz iç geçirerek maçları izliyor.
Her konuda olduğu gibi bu şölenin de bir ters madalyonu vardır:
Kimi insanlar sadece gördükleri ile ilgilenirler ve anın tadını çıkarmaya çalışırlar. Kimi insanlar da madalyonun öbür yüzü ile ilgilidir.
Gerçekten her şey göründüğü gibi mi?
Bu tip uluslararası organizasyonlar kimlere hizmet ediyor?
Dünyanın yoksul kesimi ve açlıktan ölen insanlar bu tip organizasyonlarla ne kadar ilgili?
Gözlerimizi kamaştıran o stadyumlardan başlayalım:
Elbette bu tip yatırımlar iyidir. Onlara diyeceğimiz bir şey yok.
Ama Dünya Af Örgütü ve İnsan Hakları Derneklerinin ortak yayınladıkları "Güzel oyunun çirkin yüzü" raporları işin hiç de öyle olmadığını gösteriyor.
O göz kamaştıran stadyumun yapımında açlığa ve ölüme terk edilen işçiler!
Ortalama verilen rakama göre bu stadyumların yapımın da 20.000 bin işçinin öldüğü söyleniyor. Bu işçilerin büyük bir kısmı Bangladeş, Pakistan, Afganistan ve Afrika Kıtasında yoksul Müslüman Ülkelerin vatandaşları.
Bu işçilerin bırakın para kazanmalarını, cenazeleri bile ülkelerine gönderilmiyor.
Yıllarca orada çalıştığı ve karşılığında aldığı ücretler bir cenaze masraflarına yetmiyor. İşin içine para girince din, iman diye bir şey olmadığını sayısız bir şekilde gördük.
Kandan Beslenen ikiyüzlü Batı bu olaylarda da ikiyüzlülüğünü gösterdi.
Katar’da aç ve sefil bir şekilde ölen işçileri temsilen içi kum dolu futbol toplarla kendi ülkelerindeki boş futbol sahalarında anmaya çalıştılar.
Bizim ülkemizde ne yazık ki bu ikiyüzlülüğü bile gösteremediler.
İşin siyasi şovuna gelince; 81 İlde Camilerde Mevlüt okutanlar Katar’daki bu zulmü görmemezlikten geldi.
Bu Dünyanın güzelliklerini dile getirmek çok kolaydır.
Önemli olan Dünyanın bütün olarak güzel kalmasıdır.
Yıllarca Emperyalist güçler, az gelişmiş ülkeleri soydu sömürdü.
Buna da en çok yerli işbirlikçiler çanak tuttu.
Kaz Dağları'ndaki altın arama çalışmalarıyla gündeme gelen Kanadalı ALAMOS GOLD Şirketinin yaptığı çevre katliamını protesto eden çevreciler kendi ülkelerinde Terörist işlemi görmedi mi?
Mısır piramitleri geldi aklıma....çok da farkı yok gibi...