Ne yazarsan yaz ne söylersen söyle hepsi nafile.
“Asıl fark biçimde değil amacında saklıdır” demiş büyüklerimiz.
Aksaray trafiği zaten el yordamı ile idare ediyordu bir de buna Temmuz ve Ağustos Ayları eklenince Aksaray Trafiği çekilmez hal alıyor.
Sanki bu aylar trafikten muafmış gibi istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
Neymiş efendim; bu aylarda gurbetçiler geliyormuş ta ondan trafikte biraz gevşeme yapılıyormuş.
Siz Devlet mi yönetiyorsunuz çadır aşireti mi?
Yasalar karşısında herkes eşittir.
Gurbetçisi, yaylacısı, köylüsü olmaz bu işin.
Herkes trafik kurallarına uyacak bu kadar basit.
Siz ille de gurbetçilere kıyakçılık yapacaksanız onları dört gözle kazıklamak için bekleyen çakma esnafları kontrol edin.
Belediye Başkanı her sene dümenden Gurbetçilerle Buluşma Günü düzenler.
Ne konuşur, hangi konulardan bahsedilir çok merak ediyorum.
Örneğin şöyle bir konuşma geçiyor mu ki aralarında:
“Kırmızı ışıkta geç, yaya vatandaşlara kadeh kaldır, kaldırıma arabanla çıkabilirsin” gibi bunları mı konuşuyor ki!
Doğan görünümlü şahin sürücüleri arabanın içinde cam bardakla rakı içiyor.
Pes be kardeşim kırmızı ışıkta gelene geçene kadeh kaldırıyor.
Doğan görünümlü bunu yapar da direksiyonu sağda olan gurbetçi geri kalır mı?
Adam resmen viskinin şişesini gözümüze sokacak.
Bu şehir bu kadar mı sahipsiz?
Bu şehrin trafik polisi yok mu? Müdürü yok mu?
Daha doğrusu bir yetkilisi yok mu?
Kentli olmayı unuttuk veya vazgeçtik bu şehri bu kadar arabeskleştirmeye kimin hakkı var!
Her akşam Eski Tiyatro Salonu (Tiyatro Salonunu Cafeye çeviren Dünyada tek şehir Aksaray) ve Atatürk Bulvarının önünde iki saat trafik felç olur.
Oraya iki Trafik Polisi göndermek için hangi yönetici mektebini bitirmek gerekiyor bir bilen varsa söylesin.
Belediye Başkanın iyi işler yaptığını bu köşede çok yazdım.
İyi bir iş yaparsa yine yazarım.
Seçim bitti her şey tersine döndü oysa başkanın arkasında partili partisiz büyük bir kitle var.
Vilayete, sivil toplum kuruluşlarına ve medarı iftarımız basına hiçbir şey demeyeceğim!
Eleştirilecek bir yönleri yok.
Çünkü hiçbir şey yapmıyorlar.
Basın dedim de basın hala hakiki gazeteci kime denir tartışması içinde.
Hakiki gazeteci kime mi denir?
Özgür, tarafsız olana denir.
Para karşılı lehte ve aleyhte haber yapmayanlara denir.
Bu kısa tarif yeter mi?
Yok yetmez diyorsanız kara kutuda çok malzeme var haberiniz olsun.
Bırakın kimin iyi gazeteci olduğunu tartışmayı ona halk karar versin.
Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı sizden bir ricam olacak:
Saat 17 ve 20 arası şehirde bir tur atın arabanızla bu anlattıklarımdan daha acı şeyleri göreceksiniz.
Sarhoş araba kullanan maganda sürüleri bir çocuğa bir kadına veya her kimse birine zarar verirse bu vebalden sizi kim kurtarır?
Size Amerika'yı yeniden keşfedin demiyorum.
Trafikte denetimi artırmanın maliyeti ne olabilir ki?
Denetim, denetim hepsi bu…
Yorum Yazın