Siyasetten uzak durmak, siyaset üzerine yazı yazmak istemiyorum.
Ama bu gölge sanki beni takip ediyor ister istemez siyasetin içinde buluyorum kendimi.
Siyasetten uzak durmak derken kastım günümüz siyasetin yapılış şekline.
İçinde yaşadığımız toplumda sağlıktan sanata, eğitimden spora hemen her dalda siyasetin hâkim olduğu bir ortamda siyasete sessiz kalmak elbette mümkün değil.
Lenin’in; “Eğer siyasete müdahale etmez iseniz siyaset hayatınıza müdahale eder” sözleri ortaya koyuyor ki siyasetin dışında kalmak ve o konularda kalem oynatmamak mümkün değil.
CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel’in Birgün Gazetesinde Nurcan Gökdemir ile yaptığı söyleşinin bir yerinde kanım dondu, geçmiş gelecek gözümün önünden bir film şeridi gibi geldi geçti.
Burada amacım ne değişimcilerin ne de bir başkasının haklılık ve haksızlık durumlarını göz önüne çıkarmak değil.
Nasıl bir Dünyada, nasıl bir ülkede yaşadığımızın dramatik ipuçlarıdır.
Söyleşinin bir bölümünde Özgür Özel şöyle diyor:
“Dokunulmazlık tuzaktı. Bu partinin son yıllardaki en büyük başarısı Adalet Yürüyüşü. Çünkü tüm kademelerin katıldığı ve tartıştığı bir eylemdi. Ortaklaşmış her tür kararda başarının geldiğini biliyorum. Ama dokunulmazlık konusu öyle değildi. Ben karşıydım, MYK nın çoğunluğu karşıydı. Genel Başkan'ın "Anayasa'ya aykırı olsa da destekleyeceğiz" sözü hareket kabiliyetimizi çok kısıtladı. Bu madde büyük bir tuzaktı. MASUMANE OLMAYAN BİR DEVLET PROJESİ VARDI.”.
Bu sözden de anlaşılıyor ki masum devlet projelerine çoktandır göz yumulmuş.
Şimdi soralım kendimize: “Bir ülkede siyaset böyle dizayn ediliyorsa bu siyaset böyle mi kabul edilmeli?”.
Olsa olsa Siyaset Mühendislerinin taşeronu çıkar bu sonuçtan.
Özgür Özel CHP'de sıradan birisi değil! Alınan tüm kararların altında onun da İmzası var.
Bir özeleştiri tadında bunu dile getiriyorsa bu herkesi, özellikle Türkiye'de siyaset yapan herkesi ilgilendirmeli.
Tabi burada değişik argümanlara girilebilir ama konumuz Masumane Olmayan Devlet Projesi.
Güncellenmiş Derin Devlet Hikayelerini az çok biliyoruz.
Özellikle Ecevit Kılınç’ın “Yeni Derin Devlet” adını taşıyan son kitabında FETÖ Örgütünün yeni misyonu gereği nerelere temas ettiği çok ilginçtir.
Bu söyleşiden sonra o kitap bir daha benim kitaplığın rafından inecek gibime geliyor.
Gerçek anlamda toplumu dönüştürmek ve toplum çıkarları adına siyaset yapmak elbette çok güzeldir.
Ama ne için, kimin için yaptığımızı da bilmek şartı ile güzeldir.
Ötekileştirme, kimlik siyaseti, yerellikten kurtulmayan insan eli ile yapılan her türlü mücadelenin sonu nereye çıkar, sonu nereye varır iyi düşünmek gerekir.
Özellikle toplumu kamplara bölerek, o parti, bu parti gibi bölünmüşlük yaşayan toplumlarda buna benzer siyasi manzaralar kaçınılmaz oluyor.
Onun içindir ki bu toplum çok uyanık olmak zorunda…
Yorum Yazın