"Ben bir ayrık otuyum dostlar;
Ne buğday amcam, ne pirinç dayım,
Mısırla akraba bile değilim.
Bir yeşermeye göreyim;
Canıma kastederler yapabilseler,
Ama nafile duramam..."
Ayrıkotları toprağa sıkı sıkıya bağlıdır.
Arsızdırlar.
Yokedersin iki ay sonra yeniden yeşerirler.
Sevilmezler pek diğer otlar arasında.
Çünkü hiç kimseye göbek bağından bağlı değildir.
Onun için eş, dost, akraba olmaz.
Feodalizmin izine rastlayamazsın onun dünyasında.
Çünkü o toplumsal mücadelenin doruklara ulaşması için yıkmıştır kafasındaki feodal kalıntıları.
Herkes onu yemlemeye çalıştı.
Baskı, zulüm, şiddet gösterdiler ama nafile.
O; kafasındaki kurtuluş reçetesini hayata geçirmek için yol aldı.
Diğer otlar küçümsedi, aptallıkla suçladı kendilerinin yaşaması için sürülen, yokedilen ayrıkotlarına sahip çıkmadı ama sonuç hiç de öyle olmadı.
Mevsimi gelince o yemyeşil otlar birer birer yok oldu.
Toprakta her yerde hatta bir taşta bile bir filiz ayrık otu hep kaldı…
Hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, yoksulluğun yaygınlaşması, gençlerin geleceğinin karartılması, kadınlara yönelik şiddete hep göz yumdu diğer otlar.
Ayrıkotu; adı üstünde ayrıcalıktan aldı adını
İşin acı tarafı bu yoksullaşan, düzenin alabildiği emrine sokulanlar da sevmedi ayrık otlarını.
Filiz Sezer Aslan kaleme aldığı Ayrıkotu Romanın da, Romanın Kahramanı Erdem'in kimlik arayışını konu eder.
Çocukluğunun olumsuz figürü Sultan Annenin bakımevindeki içler acısı hali; Erdem'de bir geçmişini sorgulama ve düzenin ona yansıttığı acımasız hayatın nedenlerini sorgulatmaya başlar.
Hani deriz ya; “Hayatımız Roman”.
Kusura bakma hayatın roman falan değil.
Sen sadece başkalarının belirlediği sınırlar içerisinde özgürsün.
Egemen güçler sandığın kadar aptal değil!
Zaten aptal birinin egemen bir güç haline gelmesi düşünülemez bile.
Egemen güçler seni öyle bir ayrıştırır ki, ruhun duymaz.
Önce seni Din adına böler, sonra yetmez aynı inanç gurubunda Mezhep fonksiyonunu öne çıkarır, sonra siyasi görüşünü yok etmek için, yani ayrık otlarını kökten çürütmek için her görüşe göre partilerini icat eder.
Bu partilerin ortak özelliği bir kesime hizmet etmektir.
Milliyetçi, solcu, dindar, ırkçı, adlar ile hizmet ettiği partilerin tüm suları Liberal ırmağa akar.
“Söyle arkadaşını söyleyeyim seni” derler ya…
Daron Acemoğlu Ekonomist, ABD'de yaşar.
2013 yılı olması lazım: AKP tarafından ödül verilen adam.
“Sınıflar yoktur, tüm toplum bir sınıfa hizmet edecek” diyen ekonomist.
Devam ediyor; Hakan Kara, Refet Gürkaynak, Ufuk Akçiğit, Jerem Rifkin.
Bu şahısların ortak özellikleri; isimlerinin başında Prof. yazılır.
Tek amaçları; Neo- Liberalizmin askerliğini ve uşaklığını yapmaktır.
Bu ekonomist ordusu; köhne Feodal düzeni yıkan, yerine Çağdaş, Laik, Sosyal bir devlet kuran Atatürk'ün partisinin danışma ordusu.
Yani bu yoksul düzeni yıkacağım diye iktidara gelmek isteyen bir partinin ekonomik kurmayları.
Bazen kelimelerin kifayetsiz olduğu an olur ya;
İşte o anı yaşamaktayım!
Başkasını bilmem ama ben hala ayrıkotu olmaya devam edeceğim.
Bu toplumun değişik isimli kuruluşlar tarafından nasıl yağma edildiklerini dilimin döndüğü kadarı ile anlatmaya devam edeceğim...
Teşekkürler Ferdağ Abi.