Hani bir söz vardır ya “hayatımız mizah” diye, gerçekten de öyle mi?
Toplum analizcilerinin ilk işi bu toplumun nasıl bir evrimden geçtiğini adam gibi incelemesi gerekir.
THY Eski Başmüfettişi Bilal Yıldız Maaşları açıkladı:
--Genel Müdür maaşı 1400.000 TL.
--Müdür yardımcılarının maaşı 1.260.000 TL
--Kırk bir adet daire başkanın maaşı 700.000 TL
--Elli üç Başkan yardımcısının maaşı 490.000 TL
--Yüzlerce Müdürün maaşı 350.000 TL.
Tam bu konuda zekaları ile gurur duyduğumuz insanlar Dünya bizi kıskanıyor diyebilirler.
Haklarını verelim bu arkadaşların!
Gerçekten dünyada böyle bir şey yok.
Tabi kıskanırlar.
Eyyyyy ahalimiz nereden nereye geldik ne kadar övünseniz hakkınızdır.
Bu tabloyu görünce yıllar önce bir anım aklıma geldi:
Bir zamanlar paranın para olduğu bir dönemde Antalya Kemer'de bir otelin geceliği 1500 TL. diye haber çıktı.
Bu haber ulusal basında da çok gündeme getirildi.
Ben de o sene Kemer İlçemizde tatildeydim, merak ettim bu oteli buldum nasıl bir yermiş diye otelin önüne vardım.
Otelin karşısındaki cadde de o yörenin kadınları kendi ürettikleri sebzeleri satıyordu.
Yaşlı nineye sordum “Nine domates kaç lira?” nine cevap verdi; “1 lira oğlum”.
Bizim de serde Devrimcilik var ya! (Kimilerine göre lüzumsuzluk).
“Nine şu gördüğün otelin bir geceliği 1500 TL. Bunu kazanman için ne kadar domates satman gerekir? Bir de şu soruyu hiç kendine sordun mu bu insanlar da Allah Kulu neden bir gün de ben o otelde kalamıyorum?”
Nine ayağa kalktı bana ne dedi biliyormusunuz!
“Defol git başımdan. O otel olmasa, oraya o insanlar gelmese ben sebzemi kime satacağım” diyerek bana çıkıştı.
Ben bu şoku atlatmaya çalışırken esas dip dalga eşimden geldi.
“Ferda ben sana kaç sefer demedim mi şu tatilimizde Devrimciliği bırak” demesin mi.
Bir başka ders gibi hikâye ise Bir Demet Tiyatro vardı.
O oyun da bir karakter vardı, Fadıl Fıdıllıoğlu.
Bu şahıs Cumhur abinin ayak işlerine bakan bir tipti.
Cumhur abi Milletvekili seçilince Fadıl en çok neye sevindi biliyormusunuz!
Cumhur abisinin meclis lokantasında ucuz yemek yemesine.
Tabi eşi Lütfüye lafı yapıştırdı:
“Fadıl, Cumhur abinin ucuz yemek yemesinin bize ne faydası olacak?”.
Öyle bir toplum olduk ki kendi fakirliğimize bakmadan zenginlerimizle övünür duruma geldik.
Elbette ekonomiye artı değer katan iş adamlarımıza bir sözüm yok.
Ama yukarıdaki tablo, astronomik maaşlar hangi vicdan ve ahlak değerleri ile açıklanır?
İşin en acı kısmı da toplum olarak buna alıştırıldık ve herkes istediği gibi yer içer oldu.
Dünyanın neresinde böyle bir olay var?
Bu kadar adaletsizlik, eşitsizlik nerede var söyleyin lütfen.
Açlık Sınırı 53 bin, emekli maaşı on bin lira.
Daha da acısı;
Dolgun maaş alan Diyanet İşleri Başkanı Allah fakirleri sınıyor diye vaaz veriyor.
Biz almayalım lütfen!
Allah bir de sizi sınasın ne dersin Diyanet Başkanı.
Yorum Yazın