Kenneth Bulding; “Sınırlı bir dünyada sınırsız büyümenin mümkün olduğuna inanan, deli değilse iktisatçıdır” diyor.
Geçen yıl Asrın Felaketi 6 Şubat Depremleri ve seçime rağmen ekonomimizin yüzde 4,5 gibi dünyada eşine az rastlanır bir oranda büyümeyi sürdürdüğünü söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı TÜİK 2023 enflasyon oranını da yüzde 64,73 olarak açıkladı.
Bu ne demek?
2023 yılında pahalılık yüzde 200 arttı da hadi neyse devletin kurumuna inanmak zorundayız diyelim buna rağmen yüzde 65 oranında pahalılık arttı demektir değil mi!
Asrın Liderimiz; “Nereden nereyeee” diyerek kişi başı Gayrisafi Milli hasılatı 13.110 Dolar olarak açıkladı.
Dört kişilik bir ailenin yıllık geliri 52.440 Dolar ediyor onun da Türk Parasına karşılığı yaklaşık olarak Bir Milyon Altı Yüz Yirmi Beş Bin Lira ediyor.
Türkiye'de yıllık evine bu kadar para giren kaç aile var cevabını size bırakıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının dediği aslında doğru, büyüme var ama kimler büyüyor?
Aklımızın erdiği kadarı ile Türkiye'nin Kaymağını yiyen yüzde beş mutlu azınlık.
Bunlar büyüdü ve her türlü ortamda da büyüyor zaten.
Şilili Matematikçi, Fizikçi Nicanor Parra kişi başına düştüğü rivayet edilen gelirle ilgili olarak şöyle demişti:
“İki ekmek var. İkisini de siz yediniz, ben hiç. Ortalama tüketim her birimize bir ekmek.”.
Kapitalizm dahilinde büyüme paranın izini sürer.
Para her el değiştirdiğinde Milli Gelir büyümüş görünür.
Bu büyümeden ne emekli, ne çiftçi, ne dar gelirli hiç pay alamaz.
O zaman ben başkasının büyümesine hem de Milli Pastadan eşit pay almayan bir avuç para babasının büyümesine neden sevineyim ki?
Sayın Erdoğan çok şanslı bir siyasetçi!
Şansı, karşısında omurgalı bir muhalefet liderinin olmayışı.
Muhalefete bir göz atarsak Ana Muhalefet kendi derdinde, MHP iktidarın her yaptığına topuk vuran cinsinden, İyi Parti ne dediğini kendi de anlamıyor.
Geriye ne kalıyor:
Topluma ulaşamayan bir avuç Sosyalist kesim.
Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin içerisinde bu olayı bilen iktisatçılar yok mu?
Var.
Hem de deve dişi gibi iktisatçılar var.
Peki bunların neden sesi çıkmaz?
İşte zurnanın zırt dediği olay burası.
Herkes bu soruyu sormalı; “Sahi bunların neden sesi çıkmaz?”.
Yandaş ve muhalif basın neden bunu görmemezlikten gelir?
Çünkü hepsinin hizmet ettiği nokta bir de ondan sesi çıkmaz.
Siyaset, başta siyasi partilerde yapılır.
Bunun dışında değişik algı merkezlerinde de siyaset yapmak mümkün.
Siyasi Partiler bu alan için en elverişli saha.
Bırakın başka illeri siz Aksaray'da yerel seçime çeyrek kala bir adayın hiç siyaset yaptığını gördünüz mü?
Varsa yoksa kendi makamları ve kendi reklamları.
Kardeşim bana balık verme, balık tutmayı göster.
Çıkıyorsun pazara halkın dertlerini dinlemiş, vay anasını ya…
Eee dinledin de ne oldu?
Senin görevin hem dert dinleme, hem çözüm üretme, hem de o pazarcının hangi sömürü sistemi sonucu açlığa mahkum edildiğini anlatmak değil mi?
Özellikle muhalif adayların esnaf gezisinde, pazar gezisinde, Selfie pozundan sonra Faşizan Baskılardan, hukuksuzluktan, rüşvetten, iktidar eli ile toplumu kutuplaştırmadan bahsedeni gördünüz mü?
Varsa yoksa dert dinleme.
Sen dert babasımısın?
Çözüm üretmedikten sonra boş işler bunlar.
O kadar birbirinize benziyor ki söylemleriniz; partinizin amblemi olmasa hangi adayın hangi partinin adayı olduğu bile belli değil.
Bu düzenin kirli babaları asıl siyasete ve siyaset yapana pirim vermez.
O zaman tek bir soru kalıyor:
Siz kimlere hizmet ediyorsunuz?
Yorum Yazın