Reklamı Geç
Vista Prime
Aksaray
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
Ferda Bozkurt

Ferda Bozkurt

Mail: ferdabozkurt@gundemaksaray.com

SİYASETİN DAYANDIĞI SINIF

Geçen günlerde yayınlanan "poşet üzerinden siyaset"  yazısı toplumun değişik kesiminde olumlu ve olumsuz çok eleştiri aldı. Özellikle özelime yazıp 'ne yapsın vatandaş aç' Ramazan Ayında insanların dini duygularını inciterek siyaset yapılmayacağını dile getiren çok arkadaş oldu.

En dikkatimi çeken eleştiri de "aç insanın ne dini ne vatanı olur" yaklaşımı idi.

O zaman ortak konu ve sormamız gereken soru şu olmalı: Bizi açlık sınırına iten, sadaka kültürünü bilinçli bir şekilde yayan ve bundan siyasi sonuç isteyen kim?

Fransız İhtilali ile dünya siyasi literatürüne giren Sınıf Kavramı ve Markx ile Dünyada şekil alan bu kavramı irdelemeden başka çaremiz yok gibi.

Olaylara böyle bakmamızın yanlış olduğunu dile getiren kapitalist kesim yıllarca şu kavramlarla bizlerin üzerine geldi;

 Yasalar karşısında herkes eşittir. Sınıf, zümre diye bir şey yoktur. Bunlar "komünistlerin" uydurması diyerek geçiştirdi.

Gelinen nokta; Bu çarpık düzenin sonuncunda insanların açlıkla sınavı başladı. Artık değişik uyutma taktikleri ile bu işin olmayacağı anlaşıldı. Üretim araçlarını elinde bulunduran sermaye kesimi bile bu yaşam tarzından insanların azap çektiklerini dile getirdiler.

Neo-Liberal görüşün dayattığı serbest piyasa ekonomisi kimlere hizmet ediyor?

Bu sistemin yanlışlarını dile getiren bir parti gördünüz mü?

Bu düzenin bir kaç restorasyonundan başka değişim kelimesini ağzına alan bir parti gördünüz mü?

O zaman geriye ne kalıyor: Bal gibi siyasetin dayanağı olan sınıf kavramı…

Gelelim günümüze: Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu çöküş sürecinin gerisinde AKP'yi de aşan ve ondan öncesine uzanan sağ zihniyet yatıyor. Bugün elektrik ve diğer kalemlerin temelinde özelleştirme ve 24 Ocak Kararları yatıyor.

O dönem bu sisteme tüm partiler katıldı. Sadece meclis dışında bir kaç gurup ve sendikalar karşı çıktı!

Çok basit olarak düşünelim: Bu sistem kime yarıyor? Cevabı çok net: Bu düzeni sömüren bir kaç mutlu azınlığa yarıyor.

Milyonlarca emeklinin beklediği, Bayram İkramiyesi ne oldu? Maliyeti hazineyi zorlar bahanesi ile 1100 TL olarak devam etti.

Gerçekten maliyeti hazineyi zorluyor mu?

O zaman şu soruyu sormamız doğal değil mi: Son üç ayda kur korumalı mevduata ne kadar faiz ödedik?

Ülkemizde bulunan Suriyeli ve diğer insanlara ne kadar masraf ettik?

Cevabı bu soruların içinde, yeter ki bizler bizi yönetmeye çalışan siyasilere doğru soru yöneltelim.

Şu konunun altını çizmekte yarar var: Benim siyasi kimliğimden dolayı şu şekilde düşünebilirsiniz.

Ne yani; CHP iktidara gelince bunları çözecek mi? Sistemi değiştirmediği müddetçe asla.

Ben zaten şu andaki partileri birbirinden farklı görmüyorum. Değişik fikirlere sahip gibi görünen bu düzenin partileri işin içine sermaye girince hepsi yumruk olur.

Feodalizmin olduğu yerde özgürleşme olmaz. Teorisiz kafa karışıklığı ancak mevcut düzene hizmet etmekten başka bir şeye yaramaz. Kapitalist sistemin en büyük özelliği ‘kar’ dır.

Kardan ve zenginlemeden başka bir şey düşünmez. Birileri zenginleşirken birileri de kaçınılmaz olarak fakirleşecektir. Bu işin kuralı budur.

Toplumun maddi gücüne hükmeden sınıf, aynı zamanda hakim ve yöneten sınıftır.

Poşet siyaseti de halkı aldatmadan başka bir şey değildir.

Geçici ve günlük çözümdür.

Çözüm Üreten biz isek, bu vatanı kanımız pahasına koruyan biz isek, yöneten de biz olmalıyız.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar