Max Weber'in verdiği bir konferansın kitaplaştırılmış hali olan “Bir Meslek Olarak Siyaset" Kitabı, Siyasetçi ile Sıradan İnsanın Ahlak Farklılığına yaptığı vurgu açısından önemlidir.
Ama ben bu yazımda Weber'den alıntı yaparak siyasetin bilimselliğinden falan bahsetmeyeceğim.
Boşver! Fazla bilimsellik bizi bozar…
Biz en iyisi kendi anladığımız biçimde siyaset üzerine gevezelik yapalım:
Geçenlerde uçan kuşlardan bir haber geldi; “Herşeyini Kaybedenler Kulübü" acil ve sotalı bir toplantı yapar.
Toplantı çok dar anlamda yapılır.
Dar anlam dediğime bakma, hepsi sağdan da saysan 15-20 kişi soldan da saysan bu kadar.
Dar anlam ve gizlilik yüklenmesinde ki gaye çok güçlü ve çok önemli kararlar alınıyor imasını vermektir.
Her Şeyini Kaybedenler Kulübü her zaman üç kişilik bir Yürütme Kurulu tarafından idare edilir.
Bu sayı bazen dörde, beşe de çıkabilir.
Sayının artması o günkü siyasi ortama göre değişir.
Örneğin bir yerel seçim varsa bu kulüp üyeleri çok gayretlidir!
Tabi yerel adaylar da kulüp üyesi olmak şartı ile.
Neyse, biz uçan kuş haberlerine devam edelim:
Yürütme Kurulumuz parti içindeki çalkantılı duruma bir türlü karar veremezler.
Kimisi Bay Kemal, kimisi İmamoğlu derler ama bir ortak noktada buluşurlar.
Buluştukları ortak nokta; “Biz en iyisi her zaman yaptığımız gibi herkesi idare edelim” kıvamındadır.
Onlar için seçim kazanılmış, kaybedilmiş önemli değildir.
Tek önem verdikleri nokta kulübün yönetimi “Kırmızı Güçlere” geçmesin!
Onlar için kendilerinden olmayan her kişi Kırmızı Güçlerdir.
Yürütme Kurulundan bir üye bu üye yapılanmasından bahseder. Bazı ilçelerde delegenin bile partiye oy vermediğini dile getirir.
Hemen, kendisini kurul içinde esas oğlan olarak gören atılır; “O kolay. Onun yerine filanın dayısının oğlunun eniştesini getirsek durum düzelir. Esas mesele önümüzdeki Belediye seçiminde kimin kuyruğuna takılmamız gerekir?” diye gürler.
Bir iş yapılsın ki gün kurtulsun. Onun için alınan oy önemli değildir.
Tabi burada değişim ve istifadan bahsedilmez. Nedeni çok açık; Değişim istenirse kulübümüzün uyutulmuş üyeleri uyanır “Yahu biz neden hiç değişmiyoruz?” derse gibi!
Yani anlayacağınız organize işler tüm hızı ile devam eder.
Hani bir fıkra var ya, tam da günümüz organize işlerine ne güzel uyuyor:
“Oğlum, benim seçtiğim kızla evleneceksin" dedim hayır dedi. “Ama ülkenin en zengin adamının kızı dedim, peki dedi. Ülkenin en zengin kişisini aradım ve kızının oğlumla evlenmesini istiyorum dedim, hayır dedi. Ama oğlum ülkenin en büyük bankasının CEO su dedim, peki dedi. Ülkenin en büyük bankasının sahibini aradım oğlumu bankasında CEO yapmasını istedim, hayır dedi. Ama ülkedeki en zengin adamın damadı dedim, peki dedi.”.
İşte tam da siyaset böyle işliyor.
Hangi partiden olursanız olun, hangi uyduruk kulüp üyesi olursanız olun, gerçek partililer oyunu partisinden esirgemeyen gerçek emekçiler.
Hiç ama hiçbir kimse ile didişmeyin. Siyaseti organize eden bir avuç insanın oyuncağı olmayın.
Ben ülkem için mücadele edeceğim, ben çocuklarımın geleceği için varım, ben Türkiye'nin aydınlık yüzü için varım diyorsanız adresiniz sınıfsaldır.
Adresiniz; Tüzüğü bile olmayan, tek amacı kendi kaprislerini yönetmek olan, uyduruk hizip dernekleri değildir.
Yorum Yazın