“Oyun Kurmak” “Oyun Kurucusu” olmak tabirini hayatın birçok safhasında kullanmaktayız. Bunlardan en çok kullanılan alanı özellikle, akıl ve zeka ile hemhal olmuş güreş sporunda gözlemlemeniz mümkündür.
Meşru sınırlar içerisinde ya da yeni deyim ile yasal ve etik kurallar çerçevesinde “hedefin kazanmak” olduğu bir yarışta, başta rakibinizin zayıf yönlerini çok çabuk keşfederek oralara yüklenmek, yine rakibiniz güçlü yöndeki hamlelerini kısa sürede kavrayarak bu hamleleri boşa çıkarmak ilk kafanıza yazacağınız ilk husus olmalı. Yine zamanı iyi kullanmak, buna bağlı olarak enerjinizi ve gücünüzü ona göre kullanmak, gerektiğinde oyunu biraz aşağı düşürerek gücünüzü yeniden toplamaya çalışmanızda bunlardan birisidir.
Bunları çoğaltmak mümkündür.
Ancak; bunlarda başarılı olamaz iseniz oyundan düşersiniz. Bu durumda artık kazanma şansınız kalmamıştır. Tempo yavaşlar ve hepimizin tahmin ettiği akıbeti beklemeye başlarsınız. Taa ki rakibinizin ciddi bir hata yapmasına kadar.
Oyun kurma işini siyaset alanında da uygulamak mümkündür. Yakın bir geçmişte Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı bunun iki güzel örneğidir. Bunları kısa kısa değerlendirir isek gerçekçi bir gözle şu sonuçlara ulaşmak mümkündür.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçiminde kabul etmeliyiz ki sayın Erdoğan güçlü bir oyun kurucusu olduğunu kanıtlamıştır. Ben Sayın Cumhurbaşkanının son 13 yılda 3 defa sıkıntıya girdiğini gördüm. İlki Gezi Olayları, ikincisi 15 Temmuz ve Üçüncüsü 28 Mayıs Seçimlerinde idi. Ben ilk ikisini bir tarafa bırakalım son seçimlerde, yapılan anketlerde durumun umutsuz olduğunu görünce, rakibinin hata yapmasını beklemiştir. Sebebi ve nedeni bilmiyoruz ama Sayın Akşener’in yaptığı masa kalkışı durumu tamamen tersine çevirmiş ve dengenin Sayın Erdoğan lehine çevrildiğini gördük. Bunda Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’li kurmayları her zaman olduğu gibi ölçüyü endazeyi kaçırıp hemen gelin güvey olmasının da payı vardır.
Sayın Erdoğan elinde beş benzemez olmasına rağmen oyunun sonuna kadar gitmesini çok iyi bilmiştir.
Cumhur ittifakı cephesinde ise durum çok daha farklı idi. Bırakın oyun kurmayı, Türk toplumu yapılan tüm hatalara rağmen 6’lı masaya tanıdığı hoşgörü siyasette ender bulunan bir destek olarak görülmekteydi. Ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı’nın durup durup kendi kendine icat ettiği acp ve anlamsız davranışlarını hoşgörmüş ve mesele etmemiştir. Fantezilerinin başında Halil İbrahim sofrasını kurmak mı dersin, helalleşmek mi dersiniz, evin mutfağına oturup ben Aleviyim demesini mi dersiniz, telefonu kaldırıp “ ben Kemal” demesini mi veya devletin bürokratlarını tehdit etmek mi dersiniz insanın aklına gelen her türlü absürtlüğü yapmış ve ciddi devlet adamlığı yerine hafif bir profil çizmeyi yeğlemiştir. Sayın Akşener ise şimdiye kadar iyi bir karneye sahip olduğu düşünülürken olayların vehameti karşısında kendini kaybetmiştir.
Bu konuda çok tartışmalar yapılabilir. Bilinenlerin yanında bilinmeyenlerde açıklığa kavuştukça olay tabi mecrasının dışında da farklı dış etkenlerin telkininde kaldığı iddialarına tatmin edici bir açıklama getirilememektedir.
Bütün bunların ışığında Mart.2024’de yapılacak yerel seçimlerine bir öngörüde bulunmak gerekirse durum şöyledir.
Cumhuriyet Halk Partisi yeni bir heyecan oluşturmaya veya bir ivme kazandırmaya çalışırsa çalışsın, yeni Genel Başkan ve yöneticiler ile adayların tüm çabaları mevcudu korumak üzerinedir. Şayet 2019 seçimlerinde aldığı seçimlerdeki başarıyı bu seçimde de koruyabilirler ise “aliyyülâlâ ala veya fevkaladenin fevkinde” bir sonuç olur. Ya da bir iki eksikle sezonu kapatabilirler ise girip oynasınlar, çıkıp oynasınlar.
İYİ Parti oyundan düşmüştür. Hele ki Ümit Dikbayır, akçalı işler ve partinin bir özel kalem müdürünce yöneltilmesi iddialarına Sayın Akşener’in gücü yetmez. Atalar “Yağan karın, beyaza zararı olur” sözü gereğince söylenenleri unutmak veya temizlemek kolay bir iş değildir. Partililer unutsa bile rakipler unutmaz.
Millet ittifakının diğer parçaları ise değerlendirme dışı kalmıştır. Yani seçmelere bile girememişlerdir.
Cumhur İttifakı ise paylaşımı bilmektedir. Üç sana, beş bana burada bir sıkıntı yoktur. Ancak Sayın Erdoğan’ın hayali olan İstanbul ve Ankara için acele etmemeyi yeğlemektedir. İYİ Partinin zaten pekte kalmayan tabanı ve seçmeni üzerinden naz ve niyazı herkesi bezdirmiştir. Ama dikkat edilirse Ana Medya hep dikkatleri bu konuya dikmiştir. Çünkü bunlarda iş uzadıkça toplumda bunlardan bir şey olmaz anlayışı seçmeni Cumhur İttifakına yönlendirir.
Türk siyasetinde hem İktidar hem muhalefet partileri amortismanlarını tamamlamış ömrünü tamamlamış hükmünü taşımaktadır. Yeni bir soluğa ihtiyaç vardır. Ancak mevcut Siyasi Partiler Kanunu’na göre parti kurmak ve yaşatmak hayli güçtür.
Buna rağmen hayatta kalmayı becerebilen Yurt Partisi bir alternatif olabilir. Tabii ki yeni kadroları oluşturmak koşuluyla. Türk Milliyetçilerin, Atatürkçüleri n, demokratların, yaşı ne olursa olsun tüm Türkiye’yi kucaklayabilecek temiz ve dürüst, değerler siyaseti yapacak bir ana kucağı olabilir. Yeni bir toplanma merkezi Yurt Partisi’dir.,
Yorum Yazın