Her şey Aksaray Milletvekili Ayhan Hocanın "sağ seçmen sola oy vermez" demeci ile başladı.
Ayhan hoca farkında olmadan uyuyan devi uyandırdı.
1980 sonrası siyasi ortamın allak bullak olduğu dönemden sonra, meydanlarda değişik siyasi
figürler rol aldı. Bu siyasetçilerin ortak özelliği "kasaba politikacısı" görünümünden başka bir şey değildi.
Artık sağ-sol kavramlar öldü yaşasın ahbap çavuş siyaseti bayağıda pirim yaptı .O kadar pirim yaptı ki; Emanet milletvekili verilerek bir partiye can verildi. Bu emanet vekiller sayesinde seçime giren İyi Parti'den Ayhan Hoca da vekil oldu. O dönemleri eleştiren partili arkadaşlarda AKP'nin ekmeğine yağ sürüyorsunuz" diyerek nerede ise vatan haini ilan edildi.
Gel zaman git zaman işler bu güne geldi.
Ayhan Hoca’nın bu demeci "sağ-sol geçmiş yüzyılın modası" diyen Kemal Kılıçdaroğlu’na da kapak oldu. Neymiş; sömürü düzeni devam ettiği sürece sağ-sol kavramları güncelliğini yitirmezmiş.
Ben burada sağ-sol kavramını dile getirirken sınıfsal kategoriden bakacağım. Sadece tüzük ve programın da sol ve sağ kavramından ibaret düzen partilere bakmayacağım. Doğru söylüyorsun Sayın Ayhan Erel hiç bir solcu da sağa oy vermez.
Yanlışlıkla soldan oy almış isen inan o solcu değildir kasaba siyasetçilerinin armağanı olan çakma solcudur.
Sınıfsal bilince sahip ideolojisi emek sermaye üzerine kuran bir solcu sermaye partisinin adayına ne diye oy versin ki.
Nedir bu sağ-sol, neden sağ ve sol deniliyor?
Çoğunuzun bildiği gibi bu kavramlar milli değil uluslararası bir kavram. Çıkış noktası Fransız Devrimidir.
Fransız Devrimi yaşandıktan sonra halk zenginlerin daha zengin olmasına karşı isyan etmişti.
Köylüler kazmayı küreği kaptığı gibi patronların üzerine yürüdüler. Ekmek bulamadıkları ve pasta da yiyemedikleri bir dönemdi.1791 Yılında Ulusal Mecliste kralı destekleyenler meclis başkanına göre meclisin sağına, Krala karşı olanlar soluna oturmuşlardı.
Bu olay sağ ve sol isimlendirilmesinin doğuşu olarak bilinmektedir. Zaman içinde yeniliklerin yapılmasını isteyenler, halkın yaşam seviyesinin yükselmesini isteyenler, sömürüye karşı isyan edenler sol olarak anılmaya başladılar. Sağ görüş ise mevcut düzenden memnun olanlar, patronların çıkarlarını savunanlar sağ görüş olarak kendilerini ifade etmeye başladılar.
Görüldüğü gibi dünyada sağ ve sol bu manaya gelmektedir. Türkiye'deki vahim durum gerçekten çok ilginçtir. Türkiye'nin oy dağılımının sosyolojik sonuçları tam tersidir. Bunun sebebi sağ ve sol kavramlar ekonomik değil de siyasal ve kültürel olarak ele alınmasıdır.
Türkiye'de oy dağılımları zengin kesim oylarını sosyal demokrat olduğunu söyleyen partilere gitmektedir. Ezilen, horlanan, sömürülen kesim de muhafazakar partilere gitmektedir.
Bunun nedenleri üzerinde Aydın yazar çizer kesimi çok kafa yordu. Çıkan yaklaşık sonuç sağ ve sol kavramların içi boşaltılarak, önemsiz hale getirilerek modası geçmiş bir kavram olarak algılamasındandır. Burada en büyük pay da Ülkeyi darbelerle ele geçirip baskı ve zulümle yönetenlerin payı hiç de azımsanmamalıdır.
İşte o dönemin peydahladığı "kasaba politikacıları" ne yazık bu zaman denk gelmektedir.
‘Üreten biziz yöneten de biz olacağız’ diyen emekçi yığınları sağ kesime oy vermez vermemelidir de.
Emperyalizme ve sömürü düzenine karşı duran sol kesim sermaye ve düzen partilerine oy vermemeli.
Ezilen, horlanan, aç bırakılan emekçiler, köylüler kendi sınıfının adayına oy verir.
Evet Sayın Hocam. İyi ki hatırlattın. Sağ sola oy vermez. Ama sol da sağa oy vermez.
Yorum Yazın