TRAFİK SORUNU BİR KÜLTÜR SORUNU MU?

Her yıl olduğu gibi bu yılda düğün sezonu kendi sorunları ile bizlere bildik tanıdık müjdesini veriyor.

Düğün konvoyları ve korna sesleri, trafikte tıkanma, hepsi başlı başına bir sorun.

Hiç şüphe yok ki her toplum kendi iz düşümünde bir yönetimle yönetilir.

Bizleri de yönetenlerin aynı kültürle beslendikleri ve aman canım düzelir bakalım mantığından başka bir şey değildir.

Avrupa'yı görmüş insanlarımız o memleketlerdeki trafik olaylarını ballandıra ballandıra anlatırlar.

Avrupa’da harfi harfine uydukları trafik kurallarını burada uygulamazlar.

Demek oluyor ki Avrupa’da uyum sağladıkları trafik sorunlarına yaptırım gücünden dolayı uydukları aşikardır.

Toplu yaşam kent kültürünü de beraberinde getirir.

Eğitim ve alt yapıdan mahrum insanların trafik kurallarına uymaları mümkün değildir.

Ülkemizde trafik kültürünün oluşması ve trafik probleminin kalıcı olarak çözülebilmesi için, bu konuda toplumsal bilinçlenmenin gerekliliği ortadadır.

Bu anlamda birçok çalışma yürütülmektedir.

Sabancı Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada dört ana başlık üzerinde durulmuştur.

1: Toplumsal bilinçlenme ve ortak duyarlılık,

2. Eğitim, insan faktörü,

3.Altyapı,

4.Denetim ve yasalar.

Burada benim gözüme takılan tek bir yaptırım var!

Denetim ve yasalar.

Toplumsal bilinçlenmeyi geçiniz.

Eğitim, onu da geçin.

Eğitimli insanlar sanki çok kurallara uyuyor.

Altyapı yollarımızın güzelliği fena değil. Çevre yolunun trafiğini kapatıp yolun ortasında oynayan maganda sürülerini de gördük.

Denetimi kim yapacak?

Bizde işlemler öyle karışıktır ki bunu çözmeye de bir uzman gerekli.

İl Trafik Komisyonu (adı üstünde komisyon) adından belli iş yapamayacakları.

Bizde sallama işler hep komisyonlara havale edilmez mi?

Gelişmiş ülkelerde bu işlere Belediye bakıyor hatırlatırım.

Neyse İl Trafik Komisyonun Başkanı kesinlikle Vali ve Belediye başkanı, şu işe bir bakın.

Bir zamanlar Aksaray’da “trafik nasıl çözülür” toplantısı yapılmıştı.

Basınımızla çıkan sonuç neydi biliyormusunuz?

Belediye ve Vilayet anlaşamıyorlarmış!

Bundan dolayı da Aksaray’da trafik sorunu çözülemiyormuş.

Kültür- Sanat- Estetik.

Bu üçlemeden mahrum olan toplumlar hiçbir halt yapamazlar.

Bir gezgincinin kitabından okumuştum.

Hindistan ile izlenimlerini anlatıyordu.

Bir mahallenin ortasından bir yol geçiyor, bir tarafı Müslüman bir tarafı Hristiyan yaşam ve trafik kuralları beyazla siyah kadar farklı diyordu.

Yasa aynı yasa, demek oluyor ki her şeyin başını kültür ve estetik belirliyor.

Bunu geçelim Aksaray’da ne yapmalı?

Aksaray’da kırmızı ışıktan geçmenin kabadayılık olduğunu unutmayalım.

Kabadayılığı bile yapamıyoruz.

Neden özünde değil de ondan.

Herşeyimiz sahte ve taklit.

Vilayet mi ilgilenir, Belediye mi veya ünlü İl Trafik Komisyonu mu;

Şu düğün konvoylarına ve egzoz patlamalarına bir son verilsin.

İnan kabak tadına döndü her yıl aynı aylar da millet bıktı usandı artık.