Eğer umudun içi boş ise, o umut insanı umutsuzluğun kendisinden daha çabuk ve onulmaz biçimde yaralar.
İçi boş ve gerçekçi olmayan bir umut, umutsuzluktan daha tehlikelidir.
Umutsuzluğa sahip olan insan, yeniden umuda sahip olabilir. Ama içi boş bir umuda inanan insanın varabileceği hiçbir yer yoktur.
Kapitalist sistem var olduğundan günümüze kadar en önemli iki şey pompaladı fakir halklara:
Zenginlik umudu, (Hatta bununla ilgili sloganlar bile üretti) "At şişeyi dön köşeyi" Medyası ile, Edebiyatı ile, sanatı ile hep zengin olma umudu pompaladı.
Bu işlerde başarılı olamayınca savaş tamtamlığı ve hayali düşman yaratma işleri hepimizin bildiği basit numaralar.
Yakın Tarihimize bir bakalım: Halk fakirleştikçe, halkın açlık sınırı altına düştüğü bir ortamda Petrol, maden bulma umudu pompalanır ama nedense o maden bir türlü bulunamaz.
Geçenlerde Merkez Bankası Başkanımız iş adamlarına verdiği ucuz kredilerle iş adamlarının döviz aldığını ve stokçuluk yaptığını açıkladı.
Yani diyor ki; “Ben aslında beceriksiz değilim. Hatalı olan iş adamları”.
Kardeşim kime verdin ucuz kredileri bana mı verdin? Hangi yandaş iş adamına verdiysen açıkla. Liste gözünün önünde! Veren de sensin, ağlayan da sensin.
Şimdi de Savaş Naraları atılıyor. Ekonomi bitmiş, vatandaşın dikkatini başka yönlere çekerek Vatan Millet oyunları oynanıyor.
Güzel; herkes vatanını korumakla görevli! Buna karşı çıkacak gibi olsan suçlama hazır: “Sen vatanını sevmiyor musun?” sözü ile karşı karşıya kalırız.
Hafızalarınızı bir canlandırın. Dünyanın neresin de olursa olsun Savaşın sonucu iki kelimedir: Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul.
Allah aşkına bir savaş da fakirin lehine sonuçlansın.
Tabi buna karşı çıkmak cesaret ister!
Öyle bir mekanizma geliştirilmiştir ki, mahalle baskısı içerisinde yok olur gidersin.
Dünyadaki tüm savaşların sonucu, hatta dini savaşlar bile zengini değil, fakiri daha fakir yapmış ve her fakir bir evladını şehit vermiştir.
Seçim yaklaşıyor yine kamplar, karşıtlık, savaş, milliyetçilik kavramları uçuşacak.
Salı günleri olan gurup toplantılarında liderler birbirilerine daha çok saldıracak, hakaretin en fiyakalısı havada uçuşacak.
Neden mi? Taban da o gaza gelsin diye.
Başarılı olmadılar mı? Tabi ki oldular. Yarın da olacaklar kimsenin şüphesi olmasın. İşte tam burada Muhalefete bir görev düşüyor;
Siz de yapın bunu kardeşim. Bu uyuşukluğu atın üzerinizden.
Sayın Erdoğan ve Bahçeli Muhalefeti kendi nefretine hapsetmiş durumda. Çıkın bu yoldan, onlara laf yetiştirmeyin.
Ekonomide, eğitimde, sağlıkta, iç ve dış politikada ne yapacaksanız onu anlatın.
Alternatif olun, insanın insanı sömürdüğü bu düzene dur deyin.
Tabi bunu diyecek bilgi donamınız varsa?
Milyonlarca umutsuzun umudu olun.
Gerçekçi olmak, umutsuz olmak anlamına da gelmez.
Gerçeği olduğu gibi çıplak görmek, yeniden umuda giden yola ulaşmak için kaçınılmaz bir yöntemdir.
Çünkü gerçeklikten kaçarak, sahte bir umudun peşinden giderseniz yıkılmanız kaçınılmaz olacaktır.
Asıl olan; Kral çıplak demekten geçiyor…
Yorum Yazın