Seçimlerin hemen ardından vergiler yağmur gibi gelmeye başladı.
Bu adaletsiz vergi sistemi içerisinde olan dar gelirliler daha da fakirleşerek açlık sınırına mahkum oldular.
Gönüllü cahillerimizin; “Bakın ne kadar zenginiz. Araba, telefon varlık içinde yüzüyoruz. Avrupa bizi kıskanıyor” palavraları da bir para etmedi.
Gelen adaletsiz zam ve vergiler karşısında düzenin partileri aynı kulvarda buluşarak; “Ne yapalım canım, Dünya böyle” diyerek aynı karede saf tuttular.
Bu haksız vergi ve zamlara karşı tek bir parti, Türkiye İşçi Partisi meydanlara indi.
İndi inmesine ama yine darbe aynı fakirliği yaşadığı polislerden geldi.
Vergi adaletsizliğine kısaca bir göz atalım ve Serbest Ekonomi veya Liberal Ekonomi Türkiye'de nasıl bir yol izliyor bakalım:
Ülkemizde aşırı zenginlik ve aşırı yoksulluk aynı anda artmakta.
Oxfam Raporuna göre Türkiye'de en zengin 13 milyarderin serveti 39 Milyar Dolarken nüfusun yarısının toplam serveti 38 Milyar Dolar.
Üstelik Türkiye'de en zengin %1'lik kesimin serveti, %90'lık kesimin toplam servetinin 1,4 katı.
Credit Suisse'nin Küresel Servet Raporu Türkiye'de en zengin %1'lik kesimin toplam servetin %41'ine sahip olduğu.
Servet yönünden bu kadar makas açılmışken vergilerin tüm toplam nüfus üzerine yansıması hiç de adaletli bir durum teşkil etmemektir.
Örneğin herkesin eşit şekilde ödediği DOLAYLI VERGİ adaletsizliğine bakalım:
Dolaylı vergi, harcamalar üzerinden alınan vergilerdir.
Bunlar; KDV, ÖTV, Özel iletişim, gümrük, damga vergileridir.
Basitçe örneklendirirsek; Bir emeklinin tüketmiş olduğu elektrik ve doğalgazdan alınan vergi Koç ailesinin evinde tükettiği elektrik ve doğalgaz ile aynıdır. Dolaylı vergi Dünyanın her yerinde vardır ama Türkiye’de oranı neredeyse %70 lere varırken, bu oran Avrupa'da % 30 civarındadır.
Çözüm olarak İşçi Partisi zenginlerden SERVET VERGİSİ alınmasını öneriyor.
Tabi karşılığında da Polislerden cop yiyor.
Servet Vergisi tartışmaları Türkiye'de tarihten gelen bir süreçte hemen ağır hasarlı Varlık Vergisi'ni çağrıştırıyor.
Ne zaman ekonomide bir sıkıntılı dönem eşliğinde kaynak ihtiyacı ortaya çıksa hemen ekonominin söz konusu darboğazdan çıkması için bir defalık servet vergisi tartışmaları başlar.
Halbuki servet vergisinde esas tartışma alanı bunların hiçbiri değil!
Türkiye'de uygulamada olan üç çeşit servet vergisi zaten var:
Emlak vergisi, Motorlu Taşıtlar vergisi ve Veraset ve İntikal vergisi.
Fakat servet unsurları üzerinden alınan vergilerin genel bütçeye yansıması %1 in altında.
Elbette kazanç üzerinden artı değer üreterek vergisini veren vatandaşlara diyeceğimiz bir şey yok.
Büyük bir istihdam sağlayan işverenlere de bir şey deme hakkımız yok.
Ama düzen partililerin bu haksız vergi yüküne de bir dur deme vakti geldi de geçiyor bile.
Ne iş yaptıklarını hala çözemediğimiz Ticaret Odaları ve diğer meslek kuruluşları, partiler, sivil toplum kuruluşları, basınımızın değerli temsilcileri ne iş yaparlar ne ederler bilen var mı?
Basın belli kuruluşların yayın organına dönüşmüş.
Köşe yazarlarının büyük bir kısmı “Padişahım Çok Yaşa” kıvamında.
Tam da bu ortamda haksızlığı protesto eden İşçi Partili Arkadaşları kutluyorum.
Hak arama Anayasamızın bir ilkesi olmasına rağmen onlara kötü davranan polisleri de kınıyorum.
Yorum Yazın