Geçtiğimiz Hafta sonu MHP Kurultayı oldu.
Bahçeli fire vermeden tekrar Genel Başkan oldu.
Bize de hayırlı olsun mu düşer, siyasetin akışı içerisinde eleştirme hakkı mı düşer ondan pek emin değilim.
Bilenler varsa lütfen söylesin.
Dünya’da ve ülkemizde partilerin işbirliği olmuştur, koalisyonlar olmuştur ama bir parti başkanının kendi Kurultayında bir başka parti liderine;
“Gitme, bırakma bizi” gibi sözlerine ilk defa şahit oluyorum.
Kendi partisini Milliyetçiliğin Lideri olarak gören bir lider; “Her türlü Milliyetçilik ayağımızın altındadır” diyen bir lidere neredeyse göz yaşları içerisin de yalvarırcasına;
“Ayrılamazsın. Türk Milletini yalınız bırakamazsın” sözleri gerçekten herkesi dört köşe etti!
Ben burada Bahçeli ve Erdoğan için; “Geçmişte birbirinize neler söylediniz, bu nasıl bir pişkinlik?” demeyeceğim.
Bahçeli’nin bu heyecanlı yaklaşımını görünce “Milliyetçilik Dünya’da pirim yapıp iktidar olurken Türkiye'de neden yerinde sayıyor” görüşü aklıma takıldı.
Bu soruya vereceğimiz yanıt değişik siyasi kalıpları da gündeme getirebilir.
Ama Türk İnsanının Milliyetçilik Kavramını nasıl anladığı sorusu daha da önem kazanmaktadır.
Uluslararası Sosyal Araştırma Programı’nın (ISSP) Dünya üzerinde yapmış olduğu araştırmada Türkiye ile ilgili ilginç bulgular var!
En göze çarpanı; “Ruhunu hangi Dünya Milletine ait görüyorsun” sorusuna Yüzde 67 si Türk geri kalanın büyük çoğunluğu Arap olarak cevap veriyor.
Buradan şu sonuç çıkıyor:
Din ve mensubu olduğu ırkı ayırt edemiyor.
Nasıl olsa herkes Müslüman diye düşünerek Arap olmasında bir sakınca göremiyor.
M. Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucu Felsefesini Türk Milliyetçiliği üzerine kurmuş.
Buradaki kastım Seküler Milliyetçilik.
Kurmuş olduğu partinin Altı İlkesinden biri Milliyetçilik.
Bahçeli’nin başında olduğu parti 1969 tarihinde kuruluyor.
Türk Ocakları ve diğer Milliyetçi kuruluşları da işin içine katarsak Dünya’da iktidara gelen Milliyetçi görüşlerin Türkiye’de neden iktidara gelememesinin nedeni çok açık.
İktidardan yararlanma uğruna Milliyetçi Görüşleri ayaklar altına alan bir partiye biat derecesine kadar teslim olursan bunun altında başka nedenler var demektir.
Kanımca MHP, AKP İle ittifak kurduğu günden bu yana 1999'da DSP ve ANAP ile girdiği Koalisyon Hükümetindeki halinden daha avantajlı görüyor kendini.
1999 Yılında Koalisyon olduğu hükümetin bir parçası olduğu için siyasi sorumluluğu da vardı ve bu nedenle ekonomindeki kötü gidişat nedeniyle sadece üç yıl içinde oyları yüzde 18'den Yüzde 8'e düşmüş ve meclis dışında kalmıştı.
AKP ile İttifak kurduğu 2015'ten bu yana ise oyları yüzde 10 bandına sabitlenmiş durumda.
Elde ettiği güç ve siyasi bağışıklığın değeri ise oy yüzdeleriyle kıyaslanamaz boyutlarda.
Tüm Devlet Kurumları birer birer MHP'li Bürokratlara geçmiş durumda.
Hal böyle olunca Milliyetçiliği sadece kadrolara adam yerleştirmek olarak algılarsan, Milliyetçilik İdeolojisini sadece Kürt Karşıtlığı olarak anımsarsan yapacak bir şey yok.
Bize de; “İyi yüzde onlar” demekten başka bir şey düşmez.
Bahçeli’ye de haksızlık etmeyelim.
Tabanını iyi biliyor.
Tabanının arkasında Devlet-Polis-İhale Odakları olmaz ise dört köşe dağılacağını biliyor.
Onun içindir ki tabanı boş lafa gelince efelenir, hatta Milliyetçilik uğruna hemencecik ölür!
Geçin onları.
Yüzde 99,9 Müslüman olduğunu iddia eden toplumun daha Türk olduğunun farkında değil.
MHP’nin çıkış noktası Pantürkizm’e ne oldu da zaman içerisinde Pantürkizm’den vaz geçip Türk- İslam Boyutuna geçtiniz?
Bu makas değiştirme BOP Projesi olmasın sakın!
Tartışabilirmisiniz tabanda hiç sanmıyorum.
O zaman iyi dinlemeler.
“Ya beni de götür ya sen de gitme” yi Neşet Ertaş Ustadan dinleyin.
Başkası kesmez…
Yorum Yazın