“Gazeteci Kimdir?” sorusuna en isabetli yanıtların başında "Tarihin Tanığı" derler.
Duayen Gazeteci Hasan Pulur bu tanıma uyan en değerli gazetecilerimiz arasındadır.
Hasan Pulur’un anısında bir olay dikkatimi çekti ve beni ilginç araştırmaya sevketti.
Alpaslan Türkeş 1980 öncesi MHP'nin bir doğu mitingine Hasan Pulur'u davet eder.
Hasan Pulur bu daveti kabul eder, seçim arabası ile diğer gazetecilerle birlikte mitingi izlerler.
Hasan Pulur mitingin başından sonuna kadar bir gencin canhıraş bir şekilde "Komünistler Moskovaya" slogan attığını görür.
Sonunda gençle sohbet etme fırsatı çıkar, Pulur genci tanımak için birkaç soru sorar.
Gencin Erzurum Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Birinci Sınıf Öğrencisi olduğunu öğrenir!
Hasan Pulur; “Delikanlı, neden saatlerce aynı sloganı atıyorsun” diyerek söze başlar.
Ve en dramatik soruyu sorar: “Moskova nerede biliyormusun? der.
Genç vücut dili ile; “Şu tepenin öbür yanı” yanıtını verir.
Bu söyleşisini Türkeş'e yemekte aktarır.
Türkeş çok memnun olur uyarısı için!
Bu anı beni de çocukluğuma götürdü.
“Ruslar neden sıcak denize inmek istiyor” sorusunu kafamda çok değişik canlandırırdım ve bu vesile ile bazı araştırma yapma gereği duydum.
Bolşevik Devrimi'nin Lideri Lenin, iktidarı eline alır almaz yayımladıkları 8 Kasım Tarihli Barış Kararnamesi'yle savaşa devam etmeyi insanlığa karşı izlenmiş en büyük cinayet olarak kabul ederek barışa hazır olduğunu ilan eder.
Bu arada Çarlık Rusyası 1.Dünya Savaşı içerisindedir.
Kısa süre içerisin de yayınlanan 15 Kasım Tarihli Halkların Hakları Bildirgesi'yle Rus olmayan halkların istedikleri taktirde bağımsız hükümetler kurup Rusya'dan ayrılabileceklerini söyler.
Rusların savaş dışı kalmaya karar vermesi üzerine Aralık 1917 de ateşkes sağlanmış ve nihayetinde 3 Mart 1918 günü Rusya'nın BREST-LİTOVSK Şehrinde barış anlaşması imzalanmıştır.
Bu sayede Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının büyük bir bölümün işgalden kurtulmuş, Lenin’in iyi niyet göstergesi olarak Kars, Ardahan Osmanlı’ya verilmiştir.
Bu jest, Cumhuriyetin kurulma aşamasında da devam ediyor.
Rusların bırakın sıcak denize inmesi, Karadeniz’le ilk tanışması 13 Temmuz 1700 Yılında oluyor.
Yıllarca kendilerine iç politikada malzeme çıkarmak için Rusların Boğazları işgal edeceği hikayesinin de gerçek olmadığı zaman içerisinde ortaya çıkıyor.
Wikileaks Belgesinde CIA nın sahte belgelerle Rusya’nın Boğazlar üzerinde emelleri olduğu şeklinde iç politikaya malzeme vermek için en kestirme yol olarak bunu kullandığı da açıklanıyor.
İkinci Paylaşım Savaşından sonra ABD Emperyalizminin her ülkede kurdurduğu Komünizmle Mücadele Dernekleri vasıtasıyla bu faaliyetler ve uyduruk Rus düşmanlığı hep devam etmiştir.
Buradaki amacım Rusya’yı masum göstermek değil!
Türk-Rus Devletleri arasında 12 savaş olmuş.
Elbette bu savaşlar iki millet içinde de derin izler bırakmıştır bu ayrı mesele.
Benim üzerinde durmak istediğim konu; iç politikada dış ülkelerin rollerini anlatmaktır.
Bu konuda özellikle de Türkiye’deki Komünizmle Mücadele Derneklerinin faaliyetleri ve ABD Emperyalizmine hizmet eden yerli işbirlikçilerin faaliyetleri hakkında Mustafa Fırat Gül Hocamızın da araştırmasını merak etmiyorum değil.
Mustafa Hoca Tarihçi bakış açısı ile daha yararlı ve faydalı bir eser çıkarabilir.
Hangi görüşte olursak olalım, değişik görüşler elbette olacak!
İnsan sosyal bir varlık.
Herkes aynı düşünecek diye bir kural yoktur.
Hayali düşman yaratarak bu Ülkenin çok canı yandı.
En az da olsa insanın neyi savunduğunun bilincinde olması gerekir.
Yorum Yazın