Seçimler bitti ama yorumlar pek biteceğe benzemiyor.
Herkes; kim kaybetti, kim kazandı, neden kazandı, nasıl kazandı gibi sosyal ve siyasal analiz yapma derdinde.
Bu vesile ile iki satırla ben de görüşümü söyleyeyim.
Kazanı olmayan ama net kaybedeni olan bir seçim tabi bu geçici bir süre olduğunu da unutmamak gerekir.
Seçim kazanını ve kaybedeni bir de kuşaklara bağlayan görüşler vardır.
Z Kuşağı Dönemi de iktidar bunun farkına varamadı gibi!
Sanki muhalefet çok varmış gibi.
İşin aslında sözüm ona bu kuşakların partilerle pırtılarla alakası bile yok.
Siz hiç afişleme yapan, Boğaziçi’nde eğitim yapan bir “Z Kuşağı” gördünüz mü?
Bu kuşak partilerde ancak bilim platformunda görev alır.
Hatta gariban gençler onları buraya layık görür.
İşte tam da burada “Yumuşak G Kuşağı” kendini gösterir.
Kapitalizm her zaman koşulu kendine çevirmesini iyi bilir.
Gençleri kendi aralarında numaralandırarak, adlandırarak belli bir kategoriye sokar.
Toplumda iki sınıf vardır:
Kapitalist ve İşçi Sınıfı.
Gerisi düzenin bir hedef saptırmasından başka bir şey değildir.
Ülkemizde de bu sınıflandırmalar yapılarak derin analiz yapan sermaye hizmetçileri az değil.
Seçimlerin analizini yaparken işi Z Kuşağının zaferi gibi göstermek boşa değildir.
Oysa bu seçimlerin belirleyici gücü açlık sınırına dayanan, başka yapacakları hiçbir şansı kalmayan emekçi kesimidir.
Emekçilerin adam gibi yaşamasına çözüm üretemeyenler, tavşan kaç tazı tut misali hedefi es geçmektedirler.
Tam da bu noktada bizim kahraman Yumuşak G Kuşağı devreye giriyor.
Seçim oldu birileri yenildi birileri kazandı.
Ama bizim G Kuşağı hala meydanlarda kan ter içinde kutlama derdinde!
Bunların karşıtı G Kuşağı da karalar bağlamış, yasta.
Lan kardeşim size ne oluyor?
Bir belediye başkanı yer değişince senin hayatında ne değişecek?
Köylü köyüne şehirli şehrine.
Sen yine yalakalığınla baş başa kalacaksın.
Senin tek dersin yalakalık yaptığın bir partinin belediyesine iş tutmak ama sana sıra gelmez, seni silindir gibi ezen yaldızlı yalakalarımız varken.
Yakından tanıma bakımından özelliklerine bir bakalım yumuşak G Kuşağının:
--- Kendi fikirleri yoktur, varsa bile beyan etmezler. (Ne olur ne olmaz babında)
---- Kendilerine göre çok kurnazdırlar hiç kül yutmazlar
---- Kraldan çok kralcı olurlar.
---- Kolay ikna edilir gibi gözükürler ama hiç ikna olmazlar
---- Tek amaçları toplum tarafından sevilmek. (Sevilsinler ki toplumun her noktasına ulaşabilsinler.).
----- Karşısındaki insana göre şekil alırlar.
----- Kongrelerde, seçimlerde çok sinirli olurlar. Kalabalık dağılınca “gardaş” ayaklarına yatarlar.
Bu kuşağın okumuş mesleki kariyer yapanları da kasaba politikacısı olurlar.
Ahlak, utanmak gibi bir derdi kalmamış bu toplumun esas mücadele bu katmanlarla olmalı.
Adam her noktada lime lime olmuş, her seçim de oy kaybetmiş, hala utanmadan zafer bizimdir diyebiliyor.
Kusura bakmayın da o tiplere Anadolu’da; “el şeyi ile aygırlık yapma” derler.
Sana ne başkalarının zaferinden! Sen kendi ilinde ne yaptın yıllarca?
Orayı ne sebeple işgal ediyorsun?
Bırakın kardeşim gözünüz kör mü? Kazanan Belediye Başkanlarının büyük çoğunluğu genç, yaşı 25 olan başkanlar var.
Bırakın kim yaparsa yapsın, düşün şu partinin yakasından.
Söyleyeceğim öneri muhbirlik değildir.
Partinizin yaşadığı bu rezilliği Genel Merkeze iletecek gerçek bir seçmen partili yok mu?
Yorum Yazın